Fast Money. Sayfamızda bizler için en kutsal vazife olan askerlikle ilgili en güzel sözleri bulabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz..Bu vatan bizimdir ferman gerekmez. Askerin olduğu yere yabancı denizci değiliz ki her limanda bir sevgilimiz olsun, biz komandoyuz dağlar sağ şehitler verdik vatan uğruna bizde bitmez Mehmetçik bu vatan bir toplum var ki çığlık atsan duymayan öyle bir kalbim var ki kurşunlara her güneş gençliğimin kaybıysa, batan her güneş şafağımın sabah mercimek yemeyi çatalla hoşaf içmeyi elbise yerine çuval giymeyi asker ol da gör nöbetlerinde beni aklına getirmemeye çalış. Uyurken üstlerine yakalanmanı vatan delisi diyorlar, kafayı vatanla bozmuşsunuz diyorlar. Çok şükür kafamız bozuk, kanımız -Çukurca’da askerlik yapmak Azrail’den borç alıp şeytanla kumar oynamaya meydan okurken aylara esir düştük ama vatan için 12 ay değil 15 sene yapılır, ne kadarda zor yatağın, sevgim yorganın, yüreğim yastığın olsun. Asker ocağında rahat uyu bir bir gün şafağım için doğacak güneş dağdaki teröristin sırtını ısıtacaksa bırakın o güneş hiç şerefim, şiirim, her şeyim yeryüzünde yer beğen nereye dikilmek istersen söyle, seni oraya gördüm ana kucağı uyandım baktım asker ocağı, felek ayırdı evi bucağı, ağlama anam dönerim bir çizmişiler resmimi komando koymuşlar ismimi belki bir gün geri dönemem diye göndermişler sana gül konmuş başucuma, yazık değil mi bu genç yaşıma. Askerde bir iş gelirse başıma, garip asker yazın mezar Nöbet Tutarsın Vatan için Sabahları Eğitim Yaparsın ulus için Ey Askerim Vatanım Canım benim Türk miLletinin Kalbi Sensin.. asker sözleri facebookEğitimde Ter Dökmeyen Savaşta Kan Ulusun Kuvvetini Belirleyen En çnemli faktör Askeri Sayende Mutluyuz Yuvamızda Senin Sayende hayatımızı Geçiyoruz Bu Vatanda Askerim.. asker sözleri damarAsker Olmak Okadar Gurur Ve Onur Verici Bir Duygudurki Vatanı Korumak Her Gencin Elinde OLmayan Bir Aslanları geceniz Gündüz Gibi Olsun Dualarım Sizinle Askerim. anlamlı asker sözleriAskérler vurulunca DeğiL UnutuLunca Sayar gelin Evde Asker Eşini hayal Eder Nöbetinde Biter Bu Hasret Dayan Askerim Bu Vatan Senin Eserin…Asker Ocagı Ana Kucağı Ya Adam Olursun Yda Kuzu Olursun 🙂Mehtap Gibi Kızım Olacağına, Şafak Gibi Oğlum Olsun.”Yolumuz gaza, sonu şehadet, dinimiz ister sıdk ile hizmet, anamız vatan, babamız millet, vatanı mamur eyle Yarabbi. Milleti mesrur eyle yarabbi.””Ne garip aslında yaşın yirmi olur nasıl geldim demezsin bu yaşa ama 12 ayın muhabbetini yaparsın!””Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat. Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber. Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.””Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.””Bu vatan tarihin dilinden düşmez bu destan, nehirler gazidir, dağlar kahraman, her taşı yakut olan bu vatan, can verme sırrına erenlerindir.””Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı; barışın güvercini, savaşın kartalı, yüksek yerlerde açan çiçeğim! Senin altında doğdum, senin altında öleceğim.””Eğer bir gün şafağım için doğacak güneş dağdaki teröristin sırtını ısıtacaksa bırakın o güneş hiç doğmasın.””Mehtap gibi kızım olacağına, şafak gibi oğlum olsun.””Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar. O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar. Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor; bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor.””Her erkek bir gün asker olacak fakat her asker bu vatanı koruyamayacak.””Bir insan günleri sayıyorsa ya mahkumdur ya asker.””Bu vatan toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca onun uğrunda kendini tarihe verenlerindir.””Ne şehitler verdik, ne savaşlar geçirdik… Türkiye Cumhuriyetine canım fena Türk Askeri sen çok yaşa.””Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i. Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.””Bir ulusun kuvvetini belirleyen en önemli faktör askeri kuvvetidir.””Bu vatan ileri atılıp sellercesine göğsünden vurulup tam ercesine, bir gül bahçesine girercesine, şu kara toprağa girenlerindir.””Arşa çıkar ayak sesi geçerken, ona sorar güller gonca açarken, tufan durur ateş söner o varken, vatanımın göz nurudur Mehmetçik.””Senin sayende mutluyuz yuvamızda senin sayende hayatımızı geçiyoruz bu vatanda askerim.””Bize Vatan delisi diyorlar, kafayı vatanla bozmuşsunuz diyorlar! Çok şükür kafamız bozuk, kanımız değil.””Herkese nasip değil, asker olmak hudutta. Al bayrağın rengi var, yerde, gökte, bulutta. Heybetimiz titretir, şu karşı ki dağları. Vatanın bekçisiyiz, biz hudut kartalları.”
Soru10. Tarihim, şerefim, şiirim her şeyim II III IV Yeryüzünde yer beğen Nereye dikilmek istersen Söyle, seni oraya dikeyim V Bu di10. Tarihim, şerefim, şiirim her şeyim II III IV Yeryüzünde yer beğen Nereye dikilmek istersen Söyle, seni oraya dikeyim V Bu dizelerdeki altı çizili sözcüklerin hangisinde "-im/- im" eki ötekilerden farklı bir görevde kullanılmıştır? A 1 B C III D IV E V SO Soru Çözümünü GösterHesabını çözümünü gör!Ücretsiz 3 soru kredisi kazan Günlük hediyelerini alFotoğraflarla sorularını sor
“BAYRAK şiirimi 35 yaşımdayken yazdım. Adana Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmeniydim. Hatay, Gazi’nin gayretleriyle Türkiye’ye bağlanmıştı. O konudaki çalışmaları 1938 yılında başlamış, 1939 yılında neticeye ulaşılmıştı. Türkiye, yeni bir sevinç içindeydi. Bu sevinci, Adana da büyük coşkunluklarla yaşıyordu. Adana’nın Fransız işgalinden kurtuluşu 5 Ocak 1922’ bakımdan her sene, 5 Ocak gününde Adana’da büyük şenlikler yapılır. Adeta yer yerinden oynar. Şimdi de öyle midir, bir Saat Kulesi var; bir de Ulu Cami minaresi. İşte o Saat Kulesi’yle Ulu Cami minaresi arasına, her senenin 5 Ocak kutlamalarında, kocaman bir bayrak asılır. Bayrak diyorsam, öyle-böyle bir bayrak değil. On beş izcinin kolları üzerinde taşınan bir bayrak. Vay babam vay. Yani Saat Kulesi’yle Ulu Cami minaresinin arasına bir güneş doğuyor...”Okunacak şiir bulunamıyor“Hatay Türkiye’ye bağlandığı için 1940 yılının 5 Ocak kutlamasının daha bir güzel, daha bir heyecanlı olması bakımdan Adana Maarif Müdürlüğü’nden bizim lise müdürlüğümüze bir yazı geldi. Mealen deniyordu ki 5 Ocak kutlamasında, Saat Kulesi’yle Ulu Cami minaresi arasına Adana’nın tarihi bayrağı çekilirken, o güne uygun bir şiirin de, liseniz öğrencilerinden biri tarafından okunması uygun görülmüştür. Gereğini rica ederim. Maarif Müdürü falan filan.’Lise müdürü bu konuda beni vazifelendirdi. Ben de öğrencilerim arasından üç-dört kişi seçtim. Gidip kütüphanelerde araştırın. 5 Ocak kutlamalarına uygun güzel bir şiir bulun. Pek duyulmamış bir şiir olsun. Meşhurların da kitaplarını karıştırın; adı pek duyulmamış şairlerin de!’Çocuklar gün sonra geldiler. Efendim bulamadık’ dediler. Bulamadık olur mu’ diye öfkelendim. Gidin gözünüzü dört açarak bir daha araştırın’ çıkıp gittiler. Üç-dört gün sonra, elleri yine boş peki ne olacak? Kendi kendime dedim ki, Arif bu şiiri sen yazacaksın!’Bir gün sonra 5 Ocak! Bir günüm var.”Kimin bu şiir oğlum’“Adana’da Ocak Mahallesi’nde oturuyordum. O zamanlar, bugünkü gibi evlerde günün her saatinde elektrik yok. Geceleri petrol lambası yakıyoruz. El-ayak ortalıktan çekilince, petrol lambasının yorgun ışığında, bayrağımıza sığınarak kalemi elime sökerken Bayrak şiiri hazırdı. O gece, şiiri nasıl yazdımsa, öylece kaldı. Yani üzerinde ikinci bir defa liseye gidince, Bana Aydın Gün’ü çağırın’ dedim. Aydın Gün, bugün bizim Opera ve Bale Genel Müdürümüz olan Aydın Gün’ getirildi; şiiri eline uzattım; Şunu oku bakayım’ dedim. Okudu. Güzel şiir okuyan öğrencilerimdendi. Bayrak şiirini ona bir daha, bir daha okuttum. Mükemmel şiirimi, 5 Ocak kutlamalarında ilk defa Aydın Gün okudu ve günün akşamı, Halkevi’nde 5 Ocak Balosu var. Aydın Gün de baloda. Davetliler arasından bir kişi Aydın Gün’ü tanımış ve sormuş, Bugün, 5 Ocak merasiminde o Bayrak şiirini sen okudun değil mi?’- Evet Kimin o şiir?- Vallahi bilmiyorum Yahu nasıl bilmezsin? İnsan okuduğu şiirin şairini bilmez mi?- Bilmiyorum efendim! Şiiri bana Arif Hocam verdi. Sonra, Sana bu şiir kimin derlerse, kimin olduğunu söyleme’ zaman mesele anlaşılmış. Tamam bu şiir Arif Hoca’nındır’ şiirini, Aydın Gün’e Halkevi’ndeki baloda da okutmuşlar. Sonra bir daha bir daha o gün bugündür, benim Bayrak şiirim, bayrağımızın kendisi gibi hepimizin şiir, bana Bayrak Şairi’ denilmesine yol açtı ki, bu sıfat, benim için altından dökülmüş bir İstiklal Madalyası kadar kıymetlidir.”Bayrak şiirinin şairi, Arif Nihat Asya’ mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü...Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son ışık, dalga dalga destanını okudum,Senin destanını benim gözümle bakmayanınMezarını selamlamadan uçan kuşunYuvasını yerde ne korku, ne keder...Gölgende bana da, bana da yer ver!Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar;Yurda ay-yıldızının ışığı bizi karlı dağlara götürdüğü günKızıllığında ısındık;Dağlardan çöllere düşürdüğü günGölgene şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;Barışın güvercini, savaşın kartalı...Yüksek yerlerde açan çiçeğim;Senin altında doğdumSenin dibinde şerefim, şiirim, her şeyim;Yeryüzünde yer beğenNereye dikilmek istersenSöyle, seni oraya dikeyim!..YAŞASIN MUHALEFETArif Nihat Asya yazın yaşamında neler yaptığını bakınız nasıl yazdı“Vurgunculuk yapmadım, soygunculuk yapmadım. Muhalefette; memlekete fayda gördüm, muhalefet yazmak kolay iş değildir; imla yanlışı da cümle yanlışı da yapmış olabilirim; lakin yalan haber vermedim, yalan mazbata yaptığım olmadı değil. Fakat tazyik yaptığımı gören memuru oldum; bir partinin memurluğunu çıkarı için maddeler düzmek aklımdan geçmedi. Alnımın akı ve şerefimle köşemde baş başa kaldım; ve göğsümü gere gere, alnımı aça aça muhalefet yaptım...Hakk’ı dinledim, yanlışlarımdan dönmesini bildim, ağzımdan çıktı diye manasız inat hizmeti şeref bildim. Şahsa kölelik dil yalancılığı da, kalem yalancılığı da dalgınlıklarım, ihtiyatsızlıklarım oldu. Çok şükür ki madrabazlık, kurnazlık, düzenbazlık yapmadım.Şunu yapmadın, bunu yapmadın, o halde ne yaptın’ diye sorarsanız; cezasını, kazasını, ezasını da düşünerek muhalefet yaptım.”KOMÜNİST ŞİİRİ BUArif Nihat Asya samimi bir Müslüman’ Nihat Asya Nihat Asya Nihat Asya taşın altında komünist aradı. Öyle bir antikomünisti ki, Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına gerekçe olarak gösterilen; Hasanoğlan Köy Enstitüsü binasının orak şeklinde yapıldığına bile olarak saf-temiz bir Türk evladının Marksist olamayacağını; komünist olanların mutlaka kanının bozuk olduğunu iddia etti!Ve ne acıdır ki kendisi de gün geldi, komünistlikle itham edildi“Bayrak şiiri, doğrusu çok sevildi. Çok ezberlendi. Çok o Bayrak şiirine şaşı bakanlar da, kör bakanlar da oldu. Bazı beyni keçeleşmişler benim o şiiri, Rus bayrağı için yazdığımı şurada-burada söyleyip durmuşlar. Diyeceksin ki hangi gerekçeyle? Gerekçe müthiş efendim!Hani ben daha ilk mısramda; Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü’ diyormuşum ya? Oradaki kızıl’ kelimesiyle Rus’un kızıl ordusunun kızıl bayrağını anlatıyormuşum. İyi mi? Üstelik Türkçemizde de kızıl’ kelimesi, komünist kelimesinin karşılığıymış. Komünistlerden hep kızıllar!’ diye bahsediyormuşuz. Tamam işte; al başına Moskofun bayrağında beyaz renk var mı? Yok!Peki Moskof bayrağında ay-yıldız var mı? Yok!Yok ama kızıl’ kelimesinden huysuzlananların, ağzını kapamak da mümkün değil. İşin hazin tarafı, bizim insanımız kızıl’ kelimesinin de yoldaş’ kelimesinin de tamamen Türkçe kelimeler olduğunu bilmiyor. Komünizm yüzünden bu kelimeleri kullanamaz olduk...”Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiiri gün geldi, sansüre özellikle son kıtası, “emperyalist mesaj” içerdiği için edebiyat-şiir antolojilerine, okul kitaplarına alınmadı!Arif Nihat Asya bu sansürden çok rahatsızlık duydu. “Elleri kırılsın! Elleri kırılsın” diye hep sitem etti...ÖKSÜZ BİR ŞAİRBen başka “mahallenin” Nihat Asya’yı pek okumadım; pek Bülent Bakiler’in yazdığı “Arif Nihat Asya’nın İhtişamı” kitabını 2 yıl önce okuyup, hayatını öğrenince çok bu derece katı-sert milliyetçi olduğunu kavradım; kaybetmek korkusu!Arif Nihat Asya yetimdi...7 Şubat 1904 İstanbul/Çatalca/İncek Köyü’nde günlük iken babası Ziver’i yaşındayken annesi Fatma Zehra ikinci evliliğini yapıp Akka’ya onca ağlamasına rağmen onu annesine o ne zaman tandırda pişen bir ekmek kokusu duysa aklına hep annesi geldi. O küçük yaşlarında yetimliğin öksüzlüğün ne demek olduğunu iliklerine kadar duyarak yaşadı. Bu yüzdendir ki, Türk şiirinde anne üzerine en çok şiir yazan şair Arif Nihat Asya’ hep sürdü; altı yaşında ninesini kaybetti. Dedesiyle birlikte Gülfen Hala’sının evine sığındı. Üç kuzeni vardı evde, Şadiye Abla, Nuriye Abla ve Asiye Savaşı sırasında bir gün “Gâvurlar geliyor” denilince, evlerini-barklarını bırakıp at-öküz arabalarıyla Çatalca’dan İstanbul’a göç acılarını çoğalttı; önce Nuriye Abla’sını koleradan, sonra Şadiye Abla’sını veremden Dünya Savaşı çıkınca halasının kocası Mehmet Fevzi cepheye ise evde fakirlikle koşullarda halası yine de yeğenini, Gülşen-i Maarif Mektebi’ne yazdırdı. Çünkü babası İbrahim Tevfik ölürken vasiyet etmişti “Torunumu mutlaka okut!”Savaş uzadıkça yoksulluk arttı; bıçak kemiğe dayandı. Arif okuldan alındı. Çok ağladı. Halası öğretmenlerine gitti; durumu anlattı. Öğretmenlerin aracılığıyla Bolu’da yatılı okula verildi. Bu, öksüz bir çocuğun ailesinden artık tamamen kopuşuydu. 11 yıl devletin olanaklarıyla Anadolu’nun çeşitli okullarında yatılı okudu. Öksüzlüğünü ve devletinin ona sahip çıkmasını satırlara yönünü ilk keşfeden öğretmeni, -ileri de Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı da olacak- dönemin Bolu Maarif Emini Mustafa Necati Bey oldu. Onu gördüğünde hep “Şair” diye hitap etti; şiir yazması için şiir kitabı “Heykeltraş”ı, İstanbul Yüksek Muallim Mektebi’nde yatılı öğrenci iken çıkardı.“Arif’ine kimler yavrum der anne?Beni evlat bilmez elbet her anneSenin evin, senin dizin saadetNerde şimdi öyle mes’ud bir anne!Bir mukaddes kitap gibi öpeyimİnce solgun ellerini ver anneCamlarımı kırdı kış ah üşüdümPencereme çarşafını ger anne...”1927’de İstanbul Muallim Mektebi’nin son sınıfında Hatice Semiha Arın ile evlendi. Hayatında ilk ve son kez, kimsesizliğe veda ettiği düğününde içki içti. 13 yıllık evlilikte Reha Uğur ve Kemal Koray doğdu. Koray sonra annesinin soyadı Arın’ı aldı.İkinci evliliğini öğretmen Server Hanım’la Adana’da yaptı. Bu evlilikte Fırat ve Murat oldu. Kızı Fırat’ın gün gelip eşinden ayrılmasına çok üzüldü“Ben büyüdüm babasız yetimBenim bir torunum var; babalı yetim.”1928-42 yılları arasında Adana’da öğretmenlik yaptı. Sonra Malatya ve Edirne’ye tayini Ajansı ve Ankara Radyosu’nda düzeltmen olarak çalıştı. 1950’de Demokrat Parti’den milletvekili seçildi. Milletvekilliği bir dönem sürdü; 1954’te bitti. Lise öğretmenliğine tekrar döndü; Eskişehir’e atandı. Sonra Ankara ve Kıbrıs’ta görevini sürdürüp 1962’de emekli İstanbul ve Babıâli’de Sabah’ta makaleler 5 kitapta şiirini yazdığı 5 Ocak günü, 1975 yılında Ankara’da verilirken mezarında mehter müziği çalınmasını vasiyet de yapıldı. Çünkü...Mehter müziğinin en önemli marşlarından olan Fetih şiirinin de şairiydi“Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecekDağlardan çekdiriler, kalyonlar çekilecek...Elde sensin, dilde sen, gönüldesin, baştasınFatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!..”
Sayfa İçeriği Asker Şafak Sözleri Facebook, Asker Şafak Sayma Sözleri Kısa, Asker Şafak Sözleri Komik, Askerlikte Şafak Sözleri, Asker Şafak Sözleri 2016Bu güzel asker sayfasında sizlere asker şafak sayma sözleri hazırlamaya çalıştık. Bu sayfada yer alan asker şafak sözlerini dilediğiniz gibi paylaşabilirsiniz. Sizler de bu sayfamıza yorum bölümümüzden güzel asker şafak sayma sözleri ekleyebilirsiniz. EN GÜZEL ASKER ŞAFAK SÖZLERİ VedaIar zor oIsa da bazen gitmek gerekir. Eğer bir gün şafağım için doğacak güneş, dağdaki teröristin sırtını ısıtacaksa bırakın o güneş hiç doğmasın. Ömründen gün gitmesini isteyen tek varIık askerdir paşam. İIk başIarda kaç gün kaIdı yerine kaç gün geçti diye sayarsan senin için daha koIay oIacaktır. GeI teskere geI, gönIümüz aIbay, ne yarbay. AIayına baybay… Ne hasta bekIer sabahı, ne kanIı şehiti mezar. Nede şeytan günahı, seni bekIediğim kadar. EzanIa geIdik seIayIa gideriz. Bu vatan için kanımızı şerbet diye içeriz. DağIara çizmişIer resmimi, komando koymuşIar ismimi, beIki bir gün geri dönemem diye göndermişIer sana resmimi. Şafak ne kadar zengin oIursa oIsun, bir gün fakirIeşmeye mahkûmdur. YaInızIıkIardan yoruIdum usandım. Sensiz geceIerden sıkıIdım bunaIdım, sımsıkı saran ateşi gözIerim, o sımsıcak bakan gözIeri özIedim. Doğan her güneş gençIiğimin kaybıysa, batan her güneş şafağımın kaybıdır. Bitmez diyorIar bana senin askerIiğin, varsın bitmesin. Ben burada 15 ay değiI 15 yıI yapmaya rağzıyım. Yeter ki şehitIerimiz rahat uyusun yerinde. Üç günIük dünya dediIer 460 günü kitIediIer. Bize Vatan deIisi diyorIar, kafayı vatanIa bozmuşsunuz diyorIar! Çok şükür kafamız bozuk, kanımız insan günIeri sayıyorsa ya mahkûmdur ya asker. Şafak sayar geIin evde, asker eşini hayaI eder nöbetinde, biter bu hasret dayan askerim, bu vatan senin eserin. 460 gün VATAN için. Gerisi senin için bir tanem. SizIerden ayrıIdım 20 yaşında, kendimi gördüm nöbet başında, ismimi görürsen mezar başında, üstüme kapanıp ağIama Anam! Mehtap gibi kızım oIacağına, şafak gibi oğIum oIsun. Kendim uzak hayaIim yakın, resmime bakıp ağIamayın sakın, kıymetim varsa duvara asın, kıymetim yoksa ateşe atın. Şafak değiI, sensizIik beni acıtan! Seni çok özIedim bir tanem. Ne şehitIer verdik vatan uğruna, bizde bitmez Mehmetçik, bu vatan uğruna. Vatan bize, kozan size, kızIar AIIah’ a emanet. Aradığınız kişiye şu anda uIaşıIamıyor. Lütfen 460 gün sonra tekrar bir zuIümse, vereyim ayarı güIümse be şafak. Biz denizci değiIiz ki her Iimanda bir sevgiIimiz oIsun, biz komandoyuz dağIar sağ oIsun! BizIer Atatürk’ün askerIeriyiz ayık oIun. Vatan bize emanet… Koy ver derdin siIinsin, yoI ver öfken yoruIsun sonra korkma göster gönIün görünsün, hoş gör ruhun sevinsin geI bu günün hakkını ver yarını yarın düşünsün. Doğan güneş şafağım, batan güneş gençIiğimdir. DağIarda çiçekIer soIduğu zaman, gökIere buIutIar doIduğu zaman, yağmurIar seI oIup aktığı zaman inan ki bir tanem ben ağIıyorum. Mardin güzeIse sebebi sensin seni sevmek özeIse 460’da gizIisin. Her Iimanda bekIeyen bir sevgiIimiz yok ki bizim eI saIIasın! Biz Jandarma/ Komandoyuz dağIar ağIasın! Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim yeryüzünde yer beğen nereye dikiImek istersen söyIe, seni oraya dikeyim! Biz komando değiIiz ki her dağda Ieşimiz oIsun. Biz bahriyeIi değiIiz ki her Iimanda sevgiIimiz oIsun. Biz jandarma değiIiz ki sırtımızda çantamız oIsun. Biz havacı’ yız kızım bırak bizimde havamız yatağın, sevgim yorganın, yüreğim yastığın oIsun. Asker ocağında rahat uyu bir tanem. Kapını çaIar mazi, daIgınIıkIa açarsın, arar gözIerin beni o günIeri sorarsın. PişmanIık sarar seni o günIeri anIarsın oturup bu aşk için sende ağIarsın. Ama nafiIe. Bu üIke seninIe gurur duyuyor! Vatani görevinde başarıIar. Adam oImak adına son şansını da iyi değerIendirmeni diIerim.
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, - ü redif , - sü tam kafiye Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü! - ü redif , - sü tam kafiye Işık ışık, dalga dalga bayrağım, -ım redif , -ağ tam kafiye Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. , -ım redif , -ağ tam kafiye Sana benimle bakmayanın -n yarım kafiye Mezarını kazacağım. , -ım redif , -ağ tam kafiye Seni selâmlamadan uçan kuşun -n yarım kafiye Yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder… -er tam kafiye Gölgende bana da, bana da yer ver! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar, Yurda ay yıldızın ışığı yeter! Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün, Kızıllığında ısındık. Dağlardan çöllere düşürdüğü gün, Gölgene sığındık. Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı, Barışın güvercini, savaşın kartalı, Yüksek yerlerde açan çiçeğim! Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim. Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim! Yeryüzünde yer beğen, Nereye dikilmek istersen Söyle, seni oraya dikeyim! Arif Nihat Asya’nın Bayrak Şiirinin Anlam Açıklaması Evet, kuşkunuz olmasın, bu şiir bir aşk şiiridir. Aşk şiirleri sadece karşı cins için yazılmaz ki… Allah aşkı; hürriyet, vatan, evlât aşkı… Hepimiz biliriz ki klasik anlamda aşk şiirlerinde iki varlık vardır Gül ile bülbül, yani âşık ile maşuk veya seven ve sevilen… Kısaca şairin kendisi, yani ben’i; bir de karşı cinsten biri… Yani sen… Aşk şiirlerinde sen-ben ilişkisi şiir boyunca devam eder. Şair sürekli olarak sevgilisinden, onun güzelliklerinden söz açar. Bu arada sevdiğini yüceltirken sevdasının ne denli derin olduğundan dem vurur. Bu tür şiirlere üçüncü bir şahıs asla giremez. Sözgelimi şair “pembe panjurlu bir evden ve o evde hep birlikte yaşayacakları yeşil gözlü çocuklarından” söz etmez veya dizelerinde annesinin de o sevgilinin güzelliğine hayran kalıp babasından isteyeceği gibi komik ifadelere hiç yer vermez. Kısaca aşk şiirlerinde sadece sen ve ben vardır. Bu ikiliye zaman zaman tabiat da misafir olur. Fakat tabiat, aşk şiirlerinde duygusallığı tamamlayan ve şairin hislerini ifadeye yardımcı olan bir araç gibidir. Haşim’in dediği gibi “Sen ve ben ve maî deniz / Ve bu akşam ki lerzesiz / Sessiz…” İşte “Bayrak” şiirine aşk şiiri dememin sebebi budur. “Sen, senin, sana” şeklindeki ikinci tekil kişi zamiri, şiirin tamamında sekiz defa kullanılmıştır. Ayrıca “istersen, destan, gölgen, süzgün, beğen” gibi sözcükler ses benzerliği yönünden “sen” zamirini çağrıştırmaktadır. Bundan başka dikkat edilirse yirmi altı dizelik bu şirin sekiz dizesine “senin, seni, sabah, savaş, senin, senin, söyle” sözcükleriyle başlıyor şair. Böylece şiire hâkim sesi belirlemiş oluyor Sen’in s’si… Şiire hâkim diğer sözcük de “ben”dir ve dolayısıyla hâkim ses de ben’in m’sidir. Şimdi diyeceksiniz ki eserin tamamında “benimle, bana, bana” olmak üzere üç defa kullanılan bir sözcük şiire nasıl hâkim öğe olur? Ayrıca “ben” zamirinde “m” sesi yok ki… Bu ne saçmalıktır? Anlatayım Türkçenin henüz kişi ve iyelik eklerinin oluşmadığı eski devirlerinde bu ekler yerine “ben, sen, biz” gibi zamirler kullanılıyordu. Mesela gelmek fiilinin şimdiki zaman kipindeki birinci ve ikinci tekil kişi çekimleri şöyleydi Gele yorır men geliyorum, gele yorır sen geliyorsun… Örneklerden anlaşıldığı gibi bayrak şiirinde kullanılan “kardeşim, şehidim, bayrağım, okudum, yazacağım, benim, kazacağım, bozacağım, çiçeğim, doğdum, öleceğim, tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim, dikeyim” kelimelerindeki “-m, -im” biçimindeki birinci kişi iyelik ve kişi ekleri aslında “ben” zamiridir. Şiire hâkim sözcük “ben”dir ve hâkim ses de “m”dir derken bunu kastediyoruz. Daha önce şiirin sekiz dizesinin “sen” zamiriyle başladığını söylemiştik. Şimdi de dokuz dizesinin “ben” zamiriyle, yani bu zamirin bulunduğu birinci kişi ekleriyle bittiğini söylüyoruz. İşte bu özelliklerden dolayı bu esere “bir aşk şiiri” diyoruz. Peki, şimdi biz de oturup yüz kelimelik bir şiir yazsak ve elli defa “sen-ben” desek aşk şiiri yazmış olur muyuz? Elbette ki hayır… Yazdıklarımızda bir manzumenin şiir olmasını sağlayan sağlam bir kompozisyon; özgün bir anlatım, ilginç benzetmeler, zengin çağrışımlar; şairane hayaller ve ahenk öğeleri yoksa o eser bir kelimeler yığını olmaktan öte bir anlam ifade etmez. Şair, aşk şiirlerinde olduğu gibi sevdiği varlığı, yani bayrağı eserin ilk dizesinden son dizesine kadar yüceltmekte ve onun güzelliğini övmektedir. Bayrak; şairin tarihidir, şerefidir, şiiridir, kısaca her şeyidir. Çünkü o, bayrağın altında doğmuştur ve yine bayrağının dibinde ölecektir. Arif Nihat, bayrağı göklerin “kızıl ve beyaz süsü” olarak niteler. Onu; saflığın, masumiyetin ve manevî temizliğin simgesi olan beyaz renginden dolayı kız kardeşinin gelinliğine benzetir. “Şehidin son örtüsü” benzetmesi ise şairane bir buluşla hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanılmıştır. Bilindiği gibi şehitler, cenazelerinin üzerine bayrak örtülerek defnedilir; bu, gerçek anlamdır. Mecazî olarak ise bu benzetme, bayrağımızdaki kırmızı renkten dolayı al kanlara bulanıp vatan toprağına düşerek şehit olan Mehmetçikleri hatırlatır. Şiirdeki harika benzetmelerden biri de bayrağın “yüksek yerlerde açan bir çiçek” olarak vasıflandırılmasıdır. Bu söz grubu da hem gerçek hem de mecaz anlamlıdır. Gerçek anlamlıdır çünkü bayrağımızın hep gönderde dalgalanmasını arzularız ve onu mümkün olduğu kadar yüksek yerlere dikmek isteriz. Mecaz anlamlıdır; çünkü o, hürriyetimizin ve bağımsızlığımızın sembolüdür; bu nedenle kutsal bildiğimiz değerlerimizin başında gelir. Ayrıca o bizim gözümüzde hiç kimsenin koparamayacağı yüksek yerlerde açan bir çiçek kadar güzeldir. Şiirdeki diğer güzel benzetmeler ise bayrağın “barışın güvercinine” ve “savaşın kartalına” benzetilmesidir. Bu iki benzetme milletimizin iki karakter özelliğini çok başarılı şekilde ortaya koymaktadır. Gerçekten de biz barış zamanlarında asla saldırgan olmayan, diğer milletlerin haklarına ve inançlarına saygı gösteren bir milletiz. Fakat bu özelliğimiz pısırık ve korkak olduğumuz anlamına gelmez. Çünkü savaş zamanlarında bir kartal gibi güçlü, hızlı, cesur, yırtıcı ve mücadeleci bir tutum sergilemişizdir. Akif’in dediği gibi “Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum / Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum” Arif Nihat Asya’nın Bayrak Şiirinin Teması Ana fikir bayrak Yardımcı fikir Bayrak sevgisi Arif Nihat Asya’nın Bayrak Şiirinin Ölçüsü Serbest nazım. Şiirde belirli bir ölçü kullanılmamış. Bayrak Şiirinin Kafiye ve Redifleri Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, - ü redif , - sü tam kafiye Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü! - ü redif , - sü tam kafiye Işık ışık, dalga dalga bayrağım, -ım redif , -ağ tam kafiye Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. , -ım redif , -ağ tam kafiye Sana benimle bakmayanın -n yarım kafiye Mezarını kazacağım. , -ım redif , -ağ tam kafiye Seni selâmlamadan uçan kuşun -n yarım kafiye Yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder… -er tam kafiye Gölgende bana da, bana da yer ver! -er tam kafiye ....... Arif Nihat Asya'nın Hayatı Edebi kişiliği ve Eserleri 7 Şubat 1904- 5 Ocak 1975 Şair, Çatalca'nın İnceğiz köyünde doğdu. Balkan Savaşı'nın sonunda İstanbul'a geldi. Kocamustafapaşa ve Haseki mahalle mekteplerinde okudu. Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi'nde iken Bolu Sultanîsi'ne, buradan Kastamonu Sultanîsi'ne geçti. Lise öğrenimini tamamladıktan sonra İstanbul Darulmuallimîn-i Âliyyesi'ne girdi. Buraya bağlı olarak Edebiyat Fakültesi'ni bitirdi 1928. 14 yıl edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yaptıktan sonra 1950-1954 yılları arasında Adana milletvekili olarak Meclis'te bulundu. 1959-1961 yılları arasında Kıbrıs'ta öğretmenlik yaptı. 1962'de emekli oldu. Ankara'da öldü. ESERLERi DUALAR ve AMiNLER Çeşitli şiirlerden oluşmuştur. KÖKLER ve DALLAR Çeşitli şiirlerden oluşmuştur. BiR BAYRAK RÜZGAR BEKLiYOR Çeşitli şiirlerden oluşmuştur.
tarihim şerefim şiirim her şeyim yeryüzünde yer beğen