Salikile meczûb seyr u sülûk ile yetişme bakımından birbirinin tam tersidir. Salikin en son geldiği noktaya meczûb ilk başta gelmektedir. Salikin hali Allah'a vuslat için eşyayı müşahededir. Meczubun hali ise eşyayı Allah ile müşahededir. Meczubun sülûkü mahv ve fenâ ile, salikin sülûku ise sahv ve baka ile sona erer. 5 Sınıf Din Kültürü Selamlaşma adabı ile ilgili uyulması gereken hususlar nelerdir? Söyleyiniz. konusu kısaca hakkında bilgileri ele alacağız. Cevap : Küçük olanın büyük olana selam vermesi. Bisiklet üzerinde gidenin yürüyene selam vermesi. Sayı bakımından az olan topluluğun çok olana selam vermesi. Miraç Kandili İle İlgili Hadisi Şerifler: ( Mirac kandili gecesinde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri görüp, kim olduklarını sordum. “İlmi ile amel etmeyen din adamlarıdır” dendi.) [Buhari, Müslim] (Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm.) [Tirmizi] (Mirac gecesi, ekin ekip bir Konuşma adabı ile ilgili hadisler. Hz. Zeyd kimdir? Zeyd bin Harise'nin hayatı Peygamberimiz Zeyd ile nereye gitti? Peygamberimizin ümmeti için en Konu ile ilgili ayetlerin olduğu bölümdür. PEYGAMBERİMİZ BUYURUYOR Kİ Kitabınızda bulunan karekodlar sayesinde kitabınızın tüm PDF’si-ne, ünitelere ve işlenen Konu ile ilgili hadislerin olduğu bölümdür. konu ile ilgili materyalle-re ulaşabilirsiniz 7. SINIF PEYGAMBERİMİZİN HAYATI Fast Money. Kur’ân-ı Kerîm, nerede nasıl konuşmak gerektiğine, yani söz söyleme âdâbına büyük ehemmiyet verir. Şöyle ki zâlimlere karşı bile yumuşak söz, yoksula karşı gönül alıcı, tesellî edici söz, anne-babaya karşı tatlı ve güzel söz, bütün insanlara karşı doğru söz, yetimlere ve muhtaçlara güzel söz, tebliğ için açık, net ve hikmetli söz söylemeyi telkin eder. İncelik ve nezâket, bilhassa konuşma esnâsında çok büyük bir ehemmiyet arz eder. İNSANLARA GÜZEL SÖZ SÖYLEYİNİZ Cenâb-ı Hak, kullarının yürüyüşlerinde ve konuşmalarında bir nezâketin olmasını arzu ederek şöle buyurur “Yürüyüşünde mûtedil ol! Ne çok hızlı, ne de yavaş yürü! Sükûnet ve vakarını muhâfaza et! Sesini alçalt! Bağırıp çağırarak konuşma! Unutma ki, seslerin en çirkini merkep sesidir.” Lokmân, 19 Yine Rabb’imiz şöyle buyurur “…İnsanlara güzel söz söyleyiniz!..” el-Bakara, 83 “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler!..” el-İsrâ, 53 LÜZUMSUZ VE ÇİRKİN KONUŞMAK YASAK İslâm, lüzumsuz ve çirkin konuşmaları yasaklar. Çok konuşmayı uygun görmez. Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem- “Allâh’a ve âhiret gününe îman eden kişi ya hayır söylesin veya sussun!” buyurmuşlardır. Müslim, Îmân, 77 Allah ve Rasûlü, insanların veciz sözlerle, pırlanta ifâdelerle konuşmasını, kullanacakları her kelimeyi dikkatle seçmelerini tavsiye buyururlar.[1] Yine Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- “Muhakkak ki bir kısım sözler, sihir gibi bir tesir gücüne sahiptir.” buyurmuşlardır. Buhârî, Nikâh, 47 Yani bâzı sözler, kalpte büyüleyici bir tesir meydana getirir. Bu ise, lisâna hâkimiyet ve maksada en uygun kelimeleri seçebilmekle mümkündür. Bu kudretin zirvesi ise, Kur’ân-ı Kerîm’de müşâhade edilir. Kur’ân âyetleri, fesâhat ve belâğatin zirvesinde olup büyük bir mûcizedir. Bu sebeple Kur’ân’ın hikmet dolu hitaplarından istifâde etmek lâzımdır. KUR’ÂN-I KERİM’DE KONUŞMA ÜSLÛBU Kur’ân-ı Kerîm, nerede nasıl konuşmak gerektiğine, yani söz söyleme âdâbına büyük ehemmiyet verir. Şöyle ki قَوْلًا لَيِّنًا Zâlimlere karşı bile yumuşak söz, قَوْلًا مَيْسُورًا Yoksula karşı gönül alıcı, tesellî edici söz, قَوْلًا كَر۪يمًا Anne-babaya karşı tatlı ve güzel söz, قَوْلًا سَد۪يدًا Bütün insanlara karşı doğru söz, قَوْلًا مَعْرُوفًا Yetimlere ve muhtaçlara güzel söz, قَوْلًا بَل۪يغًا Tebliğ için açık, net ve hikmetli söz söylemeyi telkin eder. Velhâsıl İslâm, her hususta insanların ince, nâzik, anlayışlı, hürmetkâr ve efendi olmasını sağlayacak en güzel esasları getirmiştir. Bu esaslara riâyet eden müslümanlar, iki cihanda da mes’ûd olur ve ebedî saâdete kavuşurlar. İslâm’ı kabul etmeyip insanların koyduğu kâidelere göre yaşamak isteyenlerin ise saâdeti geçici olur ve neticede ebedî bir perişanlığa sürüklenirler. Bizleri dinlerin en mükemmeli olan İslam ile şereflendiren yüce Allah hamd-u senâlar olsun. Dinimiz bir din olmanın yanı sıra mükemmel bir hayat nizamıdır da. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “İşte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.”1 buyurarak İslam’ın eksiksiz bir din olduğunu ifade etmiştir. Dinimiz kolaylık dinidir ancak dünya ve ahiret saadetimiz için bizden istenen birtakım görev ve sorumlulukları da içinde barındırmaktadır. Bunların başında gelen görevlerimizden biri, Kur’an-ı Kerim’in kısa bir özeti sayılan Asr Suresi’nde de belirtildiği üzere Birbirimize hakkı ve sabrı tavsiye etmek’’ yani İslam Davetçisi’ sıfatını taşımaktır. Bu önem arz eden görevi omuzlarımıza yükleyen İslam dini elbette sıhhatli kalmamız için de gerekli şifa reçetelerini bünyesinde barındırmıştır. İslam âlimleri bu öğütlere “Tıbb-ı Nebevî” adını vermişlerdir. Bizler de bu öğütlerden birkaçına yer vermeye çalışacağız. Allah Resulü Mısır kralı Mukavkıs’ı İslam dinine davet eden mektubu Hz. Hâtıb b. Beltea ile birlikte göndermişti. Bu davetine binaen Mukavkıs, Resulullah’a birtakım hediyeler göndermişti. Bu hediyeler arasında bir doktor da bulunuyordu. Doktor gelince dedi ki – Efendim! Mukavkıs, beni, size hizmet etmem için gönderdi. Hastalarınıza bedava bakacağım. Resûlullah Efendimiz de kabûl buyurdu. Doktora, bir ev verdiler. Her gün en güzel yiyecek ve içeceklerle izzet-i ikramda bulundular. Günler, aylar geçti. Bir Müslüman bile doktora gelmedi. Doktor, utanıp gelerek dedi ki – Efendim! Buraya, size hizmet etmeye geldim. Bugüne kadar bana bir hasta bile gelmedi. Boş oturdum, yiyip içip rahatıma baktım. Müsaade ederseniz, artık gideyim. Resûlullah efendimiz tebessüm ederek buyurdu ki – Sen bilirsin! Eğer daha kalırsan, misâfire hizmet etmek, ona ikramda bulunmak, Müslümanların başta gelen vazifesidir. Gidersen de uğurlar şunu bil ki, burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünkü, Ashâbım hasta olmaz! İslâm dini, hasta olmama yolunu onlara göstermiştir. Ashâbım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça bir şey yemez ve sofradan da doymadan Temel ihtiyaçlarımızdan olan yemek yemenin miktarının ne kadar olması gerektiğini Allah Resulü “Ademoğlu, tıka basa doldurduğu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Mutlaka doldurması gerekiyorsa üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de kendisine ayırsın.”3 Hadis-i Şerifiyle ifade etmişlerdir. Başka bir Hadis-i Şerifte de “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey Göbekli olmak, çok uyku ve tembelliktir.”4 Günümüzde Koruyucu Hekimlik’ olarak anılan hastalıktan korunma yolları hakkında Resulullah tavsiyelerinden bir demet sunuyoruz “Bir yerde veba olduğunu işitirseniz, oraya girmeyin. Bulunduğunuz yerde veba oluşursa oradan ayrılmayın.” Buhari, Müslim “Cüzzamlıdan aslandan kaçar gibi kaçınız.” Buhari, Ahmed b. Hanbel Peygamberimiz bu hadiste cüzzamın bulaşıcı olmasını yanında cüzzamlı olan kimsenin aslan yüzüne benzer bir yüz görünümüne sahip olmasını da kastetmiş olabilir. “Köpek, bir kabı yalarsa onu yedi defa yıkayın. Birinde toprakla temizleyin.” Buhari, Ebu Davud, Tirmizi “Size ne oluyor ki dişleriniz sararmış olduğu halde yanıma geliyorsunuz, misvak kullanın.” “Yiyecek ve içeceklerinizin kaplarının ağzını açık bırakmayınız.”Müslim, Tirmizi, Ebu Davud “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız.” Feyzul Kadir Seyahate çıkınız, sıhhat bulursunuz.’’Taberani Çörek otu, ölümden başka her şeye devadır.’’ Buhari dövme yapmayı yasaklamıştır.’’Buhari, Ebu Davud Allah, temizdir. Temizi sever, etrafınızı temizleyiniz.’’Tirmizi “Temizlik, imanın yarısıdır.’’ Müslim, Tirmizi, Ahmed b. Hanbel “Her Müslümanın yedi günde bir yıkanması, Allah onun üzerindeki hakkıdır.’’Müslim Resulullah’ın hastalıktan korunmanın yanı sıra hastalık anında da ne yapılması gerektiğini bildiren tavsiyeleri vardır. Bir Hadis-i Şeriflerinde “Şifa üç şeydedir Bal şerbeti içmek, kan aldırmak, dağlama yapmak.’’5 diye buyurmuşlardır. Dağlama yapmak, daha sonra men edilmiştir. Başka bir Hadiste ise “Gözü ağrıyan birisine Sabur ile tedavi et’6 buyurdu.” Sabur; ülkemizde sarısabır adıyla bilinen Aloe Vera bitkisidir. Allah Resulü tıp ile ilgili tavsiyelerini bu yazımızda bitirmek elbette ki mümkün değildir. Ancak merak edeniniz olursa -ki her Müslümanın merak etmesi gerekir- müsaadenizi isteyerek bu konuyla ilgili birkaç kitap tavsiyesinde bulunmak istiyorum. Kütüb-i Sitte’nin müellifleri, eserleri arasında Tıbb-ı Nebevî hakkında müstakil kitap veya bölüm ayırmışlardır. Bunların yanı sıra bu Hadislerin açıklamalı olarak yer aldığı ve bu Hadislerin bilimsel bilgilerle aydınlatıldığı İbn Kayyım el-Cevziyye’nin “Tıbb-ı Nebevî” adlı kitabı istifade edilmesi gereken bir kitaptır. Son olarak Resulullah’ın tavsiye ettiği bir dua ile yazıyı noktalamak istiyorum. Bedende bir ağrı veya sancı hissedince Sağ Elini vücudundaki ağrıyan yere koy ve üç kere ُBismillah’’ dedikten sonra yedi defa ِــاللهِ بُــوذُعَ أ رِذَحــاُأَ وُــدِجَــا أَ مِّــرَ شْــنِــه مِتَرْدُقَ و [E’uzubillahi ve kudretihi min şerri ma ecidu ve uhaziru] Duyduğum ve korktuğum acının şerrinden Allah’a ve kudretine sığınırım. KAYNAKLAR 1. Suresi, 3. 2. Hayatus-Sahabe M. Yusuf Kandehlevi 3. Tirmizi, İbni Mace, Hakim, İbni Hibban 4. Câmius-Sağir 5. BuhariTıb 3, Ahmed b. Hanbel Müsned 1/246 6. Müslim Hac, 89,90 7. Müslim. YAZAR Bilal Soysal Aşağıda Peygamberimizin konuşma adabı ile ilgili tavsiyeleri nelerdir? Kısaca yazınız kısaca olarak ele alacağız. Peygamber numune-i imtisaldir. Her konuda örnek ve rehber olarak en iyi uyulması gereken kişidir. Peygamber iman edilir bu da Onun tek rehber olduğunu gösterir. Peygamber konuşma adabı ile ilgili de tavsiyeleri olmuştur. Çünkü insanlar toplum içinde yaşayan kişiler olarak muhakkak iletişim kurarlar. Peygamber konuşma adabı ile ilgili olarak, tatlı dilli olmak gerekir, yüksek sesle konuşmamak gerekir, aceleci bir tavır içinde olmamak gerekir, öfkeliyken konuşmamak gerekir. İnsanlara değer veren bu yaklaşım herkesin uyması gereken konuşma adabı kuralları olarak bilinmektedir. Bu kurallara uymak gerekir. Peygamber Efendimiz nasıl konuşurdu? Efendimiz’in konuşma adabı nasıldı? Konuşma adabı ile ilgili hadis-i sözü açık seçik söylemek ve iyi anlaması için gerektiğinde tekrarlamak ile ilgili hadisler. PEYGAMBERİMİZİN KONUŞMA ADABI İLE İLGİLİ HADİSLER Enes’in radıyallahu anh belirttiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sözünün iyi anlaşılması için konuşmasını üç defa tekrarlardı. Bir topluluğun yanına varıp onları selâmlayacağı zaman üç defa selâm verirdi. Buhârî, İlim 30, İsti’zân 13. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 28 Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in konuşması, herkesin anlayacağı şekilde açık seçikti. Ebû Dâvûd, Edeb 18 Hadisleri Nasıl Anlamalıyız? Yüce Rabbimiz bize konuşma nimetini anlaşmamız için vermiştir. Konuşmadan maksat birbirini anlamak olduğuna göre, konuşan kimse maksadını herkesin rahatça anlayacağı şekilde açık ve seçik söylemek durumundadır. Bu sebeple Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz meramının iyice anlaşılması için, herkesin bildiği kelimelerle ve âdeta sözleri sayılacak şekilde konuşur, gerek duyduğu zaman sözünü üçer defa tekrarlardı. Onu dinleyen herkes ne demek istediğini iyice kavrar, hatta birçoğu bu sözleri ezberlerdi. Onun bu konuşma tarzına işaret eden Hz. Âişe “Resûlullah sizin yaptığınız gibi çabuk çabuk konuşarak sözlerini arka arkaya ulamazdı” demektedir. Buhârî, Menâkıb 23 Bu kadar açık konuşmasına rağmen aynı konuda kendisine soru soranları anlayışsızlıkla suçlamaz, sorulara cevap verirdi. İnsanlara hitap eden kimseler, muhataplarının anlayış seviyesini göz önünde bulundurmak ve onların anlayacağı şekilde konuşmak zorundadır. Bunun önemine işaretle Hz. Ali radıyallahu anh, “insanlara anlayacakları şekilde konuşunuz.” Buhârî, İlim 49 demiştir. Hatip meramını anlatamadığı veya ne demek istediği anlaşılmadığı zaman, sözlerini bir daha tekrarlamaktan kaçınmamalıdır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in bir topluluğa üç defa selâm vermesi hususuna gelince, bu onun her zamanki âdeti değildi. Şayet kalabalık fazla ise sesini herkesin duyamadığını tahmin etmişse, o takdirde üç defa selâm verirdi. Fakat birini ziyarete gittiği zaman, içeri girebilmek için üç defa selâm vermek suretiyle izin isterdi. Şayet birinci selâmda sesi duyulmuş ve içeri buyur edilmişse, oradakilere tekrar selâm verirdi. Oradan ayrılırken herkesi bir daha selâmlamayı ihmal etmezdi. Bir yere girmek için üç defa selâm verip de cevap alamazsa, daha fazla ısrar etmeden geri dönerdi. Hadislerden Öğrendiklerimiz Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz söylediklerinin iyi anlaşılması için sözünü bazen üç defa tekrar ederdi. Bir ziyarete gittiği zaman, kapıda üç defa selâm vererek izin alırdı. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem herkesin rahatça anlayacağı şekilde açık ve net konuşurdu. Kaynak Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları İslam ve İhsan Ebu Zerr ra diyor ki "Hz. Peygamber'e sav şunu sordum; 'Ey Allah'ın Resulü! Hz. İbrahim'e inen sahifede neler vardı?' Efendimiz şöyle cevap verdi 'Hepsi öğütlerdi, faziletlerdi.' Ve şöyle dedi "Ey gururlu, güçlü ve ağır imtihana tutulmuş imparator! Ben seni dünyayı üst üste yığasın diye göndermedim. Seni mazlumun bana yakarışını gideresin diye gönderdim. Ben kafir de olsa mazlumun duasını geri çevirmen için seni gönderdim." "Nefsine mağlup olmadıkça akıllı insanın gününü şöyle taksim etmesi gerekir Bir müddet Rabbine yalvaracak, bir müddet nefsini hesaba çekecek, bir müddet yüce Allah'ın yarattığı kainatı düşünecek, bir müddet içinse yemek ve içmek için zaman ayıracak." "Akıllı insan üç şey için yurdundan çıkar, göçer Ya ahiret yurduna güç kazanmak ya geçim veya haram olmayan bir arzusuna kavuşmak için." "Akıllı insan zamanını iyi bilecek, halini görecek, diline hakim olacak, gerekmeyen konuda konuşmayacak." "Dedim ki; 'Ey Allah'ın Peygamberi! Hz. Musa'nın sahifesinde neler vardı?' Efendimiz sav şöyle buyurdu "Hepsi ibretlerdi. Şunun gibi Ölümün olduğunu bildiği halde sevinene şaşarım. Ateşin olduğunu bildiği halde gülene şaşarım. Kadere inanmasına rağmen telaşa kapılana şaşarım. Dünyanın nasıl dönüştüğünü, insanları nasıl eğip büktüğünü görüp de hâlâ dünyaya sarılana şaşarım. Yarın hesaba çekileceğine inanıp da iyi amel işlemeyene şaşarım.' "Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Bana tavsiyede bulun. - Sana takvayı tavsiye ederim. O her işin başıdır. Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Daha da söyleyin. - Kur'an oku. Allah cc'ı zikret. O senin için yeryüzünde nur, gökte sevaptır. Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Daha da söyleyin. - Fazla gülme. Zira ölçüsüz gülme kalbi öldürür. Yüzünün nurunu giderir. Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Daha da söyleyin. - Din uğrunda mücadele etmeni tavsiye ederim. Çünkü o ümmetimin ruhbanlığıdır. Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Daha da söyleyin. - Miskinleri sev ve onlarla otur. - Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Daha da söyleyin. - Hep senden daha düşkün olana bak. İbret al. Üstte olana bakma. Böyle yaparsan Allah'ın verdiği nimetini küçümsemezsin. Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Daha da söyleyin. - Acı da olsa gerçeği söyle. Dedim ki, Ey Allah'ın Resulü! Daha da söyleyin. - Kendinde olan ayıpları görüp de insanlarla uğraşmaman doğru olandır. Sana ayıp olarak; kendi hatanı görmeyip insanların kusurlarıyla uğraşman yeterlidir. Sonra Efendimiz sav elini göğsüne vurup buyurdu "Tedbirli olan insandan akıllısı yoktur. Gereksiz şeylerden el çeken insandan takvalısı yoktur. Güzel ahlaktan daha büyük bir şey yoktur." İbn Hibban BÜYÜKLERİN DUALARI İmam-ı A'zam'ın duası Allah'ım Esma-i Hüsna'yla yalvarıyorum. Allah'ım, sen lütufkârsın, duâyı kabul edersin, mü'minsin, koruyucusun, meliksin, büyüksün, suret verensin, her şeyin sahibisin, verensin, alansın, meliksin, yücesin, tesbih edensin, şereflisin, yaşatansın, öldürensin, güçlüsün, apaçıksın, senden senin rızanı ve cenneti istiyorum. Allah'ım sen dirisin, hannansın merhametlisin, halimsin, yumuşaksın, övülmüşsün, hakîmsin, koruyucusun, hasîbsin, her şeyihesap edensin senden rızanı ve cenneti istiyorum. Allah'ım sen daimsin, deyyânsın, dâfi'sin def edensin, dünya ve âhiret hususunda kaçındığım şeyleri benden uzak tutmanı, rızanı ve cenneti istiyorum. Allah'ım sen rahmansın, rahimsin, Rabsın, raûfsun, rahimsin, râziksin, rezzâksın beni umduğum ve ummadığım yerlerden rızıklandır, senden rızanı ve cenneti istiyorum. Allah'ım sen selâmsın, semî'sin, işitensin, duamı işitir, gizli ve aşikâr yaptığım işleri bilirsin, benden yüz çevirme, beni tüm kötülüklerden koru, senden rızanı ve cenneti istiyorum Ya Rabbi!.. BİR AYET Şüphesiz Allah ve melekleri, Peygamberimize salat etmektedirler. Ey iman edenler! Siz de O'na salat edin ve tam bir teslimiyetle O'na selam verin. Ahzab, 56 BİR HADİS Hz. Peygamber sav'e bir bedevi Arap gelerek, "Ya Rasulallah! Sizler çocukları öper misiniz? Biz çocuklarımızı öpmeyiz", dedi. Peygamber sav "Allah'ın kalbinden çıkardığı merhameti ben kalbine nasıl koyabilirim?" diye cevap verdi. Buhari, Edeb BİR HADİS Allah'ı zikrederek namaz kılınan yerde beklemek… "Sizden biriniz abdestli olduğu halde namaz kılacağı yerde beklediği müddetçe melekler kendisine dua eder ve şöyle derler Allah'ım onu bağışla! Allah'ım ona merhamet et." SORU - CEVAP 1 Hıristiyan bir kadınla evlenebilir miyim? Onu Müslüman olmaya zorlamalı mıyım? Ehli kitap diye adlandırılan Yahudi veya Hıristiyan bir kadınla evlenmenizde dinen bir sakınca yoktur. Gayrimüslim olan eşinizin ahlakınıza, görüşlerinize bakıp Müslümanlığı seçmesi çok güzel bir şeydir. Ancak dine girmesi için zorlamanız doğru değildir. 2 Dini nikâh kıyıldığı sırada kadının adetli olması sakıncalı mıdır? Dini nikâh sırasında kadının regl olması veya abdestsiz olması nikâha zarar vermez. Erkeğin abdestsiz olması da bir problem oluşturmaz. 3 Yıkanmış olan ölüye bakmak haram mıdır? Yıkanmış olan ölüye bakmak sakıncalı değildir. Ancak ölünün ölümle beraber yüzü bozulmuş, çirkinleşmiş veya bakılamayacak hale geldiyse bu durumda bakmak caiz olmaz.

peygamberimizin konuşma adabı ile ilgili tavsiyeleri nelerdir