Misafirinve anne-babanın çocuklarına duası kabul olur mu? “Hiç şek ve şüphe yok ki üç kimsenin yaptığı dua kabul edilir: Anne-babanın çocuklarına yaptığı dua, misafirin duası ve zulme uğramış kimsenin duası.” (Ebû Davud, Salât, 364; Tirmizî, De’avât, 48;
Dualarnasıl kabul olur? 23.03.2020 00:00:00. sebep sonuç ilişkisi var: Bir kul hakkıyla iman ederse, doğru yola giderse, Allah'ın davetine koşarsa, Onun duasının kabul edileceği müjdesi verilmiştir. günah ve isyan içinde Allah'tan bir şey iste, sonra da benim duam neden kabul olmadı de (Haşa suçu da Allah'a
Düşmanıkahreden duayı tamamen iyi niyetle yapıyor ve bütün kötü enerjilerin, bütün kötü niyetlilerin ve bütün kötü insanların çevremden yok olması için temenni ediyorum. Bana merhametinle muamele buyuracağını bilmenin huzurunu yaşıyorum, duam sanadır, sen varlığımızın yegani sahibisin.”. “Allah’ım
24Sürekli Allah Allah diye zikret. 25-Eğer evladının sabırlı olmasını istiyorsan elini karnının üzerine koy ve Asır sûresini oku. 26-Evladına hayırlı bir isim koy ve daha karnındayken elini karnının üzerine koy ve ismiyle ona hitap et. Unutma çocuğun anne baba üzerindeki hakkı anne ve babanın ona hayırlı bir isim
BirBabanın Evlenen Kızına Mektubu. Gelin arabasında âdeta cenaze havası vardı. Gelin ve damadın ikisi de bir karış suratla, hiç konuşmadan oturuyorlardı. Düğün az önce bitmiş, evlerine gidiyorlardı. Arabaya oturana kadar düğünde ikisi de zoraki
Fast Money. Hikmet ehli zatlar buyuruyor kiKendisine dinini imanını öğreten ana babası ondan razı olmadıkça, bir kimse Allahü teâlânın sevgili kulu olamaz. İhsana kavuşma sebebi, anne baba duasıdır. Büyükler, Annesini üzene yapılan dua kabul olmaz. Anne baba duası almayan, bizden dua istemesin dinini imanını öğreten, Ehl-i sünnet itikadı üzere yetiştiren anne babasını üzen, rıza ve dualarını almayan, ölene kadar başını secdeden kaldırmasa bile Cehennemden kurtulması çok bir zat talebeleriyle beraber otururken, dışarıdan bir talebesi gelir, bazı hususları arz ettikten sonra der ki- Efendim filan kişi de sizden dua zat şu cevabı verir- Ben dua etsem Allahü teâlâ duamı kabul talebeler şaşıp kalır, çünkü o dua isteyen, iyi tanıdıkları çok hizmet eden bir arkadaşlarıdır. Bunun üzerine, mübarek zat sözüne devam ederek buyurur ki- Ana babasının duasını almıyor. Onların duasını almazsa Allah ondan razı olmaz. Allahü teâlânın razı olmadığı kişiye, ben dua etsem ne fayda! Benim ona yapacağım dua kabul olmaz. Peygamber efendimiz, Ana babasının duasını almayan, Allah'ın rızasına kavuşamaz buyuruyor, ama şu kardeşinize dua etsem, kabul olur, çünkü duydum ki, annesi ona çok dua ediyormuş. O kadar razıymış ki, Oğlum, sana gündüz ettiğim dua beni tatmin etmiyor, sırf sana dua etmek için geceleri de kalkıyorum. Ya Rabbi, ben bu oğlumdan razıyım, sen de ondan razı ol! Onun tuttuğu taşı altın yap diye dua ediyorum diyormuş. İşte bu kardeşinize dua etsem, elbette kabul mübarek bir zatın talebesi, hocasına şunu anlatırBabamın ölümüne belki 2-3 saat kala onun duasını almak nasip oldu, bana dua etti, ondan sonra da vefat etti. Belki size kavuşmama, bu dua sebep oldu. O zaman 13-14 yaşımdaydım. Babam ağır hastaydı, ama şuuru yerindeydi. Evde yatıyordu. Bir gün canı portakal istedi. Hemen gidip, bir portakal bulup getirdim. Acele soyup, birkaç dilim verdim. Ağzına aldı, iki üç defa biraz suyunu emdi, tamam dedi, alın bunları diye ağzından çıkardı. Ben de, oğlum benden iğrendi demesin diye, ağzından çıkanı geriye koymadım, aldım ağzıma attım. Sen ne yapıyorsun der gibi, yüzüme baktı. Gözleri dolmuştu, bana baktı, baktı, Allah senden razı olsun dedi. Ondan sonra konuşmadı, sonra da vefat etti.Hocası da, Allah senden razı olsun der ve ağlamaya başlar, talebelerin hepsi de ağlarlar.
Halil Kılıç Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Sosyal bir varlık olarak insanın olmazsa olmaz özelliklerinden olan iletişimin üç boyutu vardır Kişinin kendisiyle olan iletişimi, diğer mahlûkatla olan iletişimi ve Yaradan’la olan iletişimi. Bu boyutlardan her biri önemli olmakla birlikte Yaradan’la olan iletişimin ayrı bir yerinin ve ehemmiyetinin olduğunda şüphe yoktur. Bu iletişin en temel unsuru, ibadetin özü olan duadır Tirmizî, Deavât, 1. Dua ile insan, her türlü ihtiyacını, dert ve sıkıntısını Yüce Allah’a arz ederek hem kulluğun en önemli gereğini yerine getirmiş hem de istenecek en yüce makamdan istemiş olur. Dua, sonsuz güç ve kudret sahibi olan âlemlerin Rabbinin insana yakın olduğunu hissettiren bir ibadettir. Bundan dolayı Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de kullarının kendisine yönelip dua etmelerini istemiş ve şöyle buyurmuştur “Kullarım, beni senden sorarlarsa, bilsinler ki, gerçekten ben onlara çok yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına icabet ederim. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” Bakara, 2/186 İnsanın psikolojik durumu ve içinde bulunduğu şartlar, Allah’a yönelişini arttırmakta; dert, sıkıntı ve taleplerini O’na daha içten bir şekilde arz etmesine vesile olmaktadır. Kulun bu samimi ve halisane yönelişi, Yüce Allah’ı hoşnut etmekte ve bu yöneliş onun duasının müstecâb olmasını sağlamaktadır. İşte yukarıdaki hadiste zikri geçen üç grup insanın yapacağı duaların müstecâb olmasının nedeni de bu hâllerde yapılan duaların samimi ve içten olmasıdır. Hadiste duasının müstecâb olduğu zikredilen üç sınıftan ilki mazlumdur. Mazlum; baskı ve zulüm altında ezilen, haksızlığa uğrayan, hakkı gasp edilen kişi demektir. Uğradığı haksızlık karşısında yapacak bir şeyi kalmayan mazlum kişi, Yüce Allah’a hâlini açar ve kendisine zulmeden, haksızlık yapan kişiyi tabir-i caizse Allah’a şikâyet eder. Yüce Allah da kendisine canıgönülden sığınan bu kulunu geri çevirmez ve duasına icabet eder. Hadiste zikri geçen ikinci grup ise yolcu olan kişilerdir. Yolculuk ile kişi, vatanından ayrılarak gurbete gider, pek çok meşakkate katlanır, yorgunluk, uykusuzluk gibi insanın acziyetini ortaya çıkaran hâllere maruz kalır. Böyle bir hâlde iken Müslüman bu acziyetini itiraf ederek Yüce Allah’a ellerini açar, dua ve niyazda bulunur. Yüce Allah da samimi bir şekilde kendisine yönelip dua kapısını çalan bu kulunu boş göndermez. Hadis-i şerifte zikri geçen ve duası müstecâb olarak nitelenen son grup ise anne babadır. Her ne kadar hadiste geçen “vâlid” kelimesinin “baba” olduğu ifade edilse de annenin de “vâlid” kelimesinin kapsamına girdiği söylenmiştir. Bazı muhaddisler, bu hadiste “vâlid” kelimesinin baba anlamında olduğunu; ancak anne hakkının baba hakkına göre daha fazla olması hasebiyle söz konusu kavramın kapsamına annenin evleviyetle dâhil olacağını ifade etmişlerdir. Çocuklarının dünyaya gelmesi, büyümesi ve yetişmesinde büyük emek sarf eden, gece gündüz demeden çabalayan anne babalar, onları büyüyünceye kadar kollarında, bir ömür boyu da yüreklerinde taşırlar. Çoğu kez onların hastalık ve sıkıntıları yanında kendi hastalık ve sıkıntılarını görmezden gelirler; meşhur ifadeyle “Yemeyip yedirirler, giymeyip giydirirler.” Evlatlarının her daim iyiliklerle ve hayırlarla karşılaşmaları; her türlü kötülükten ve günahtan uzak olmaları arzusuyla yanıp tutuşurlar. İşte bundan dolayı anne babalar, kendi kanlarından, canlarından bir parça olan evlatları için dua edecekleri zaman canıgönülden dua ederler. İşte, Peygamber’imizin yukarıda zikredilen hadis-i şerifinde, Yüce Allah’ın böyle bir arzu ve iştiyakla kendisinden talepte bulunan anne ve babaların isteğine kesinlikle icabet edeceği bildirilmektedir. Müstecâb dualar arasında anne babanın duasının yer almasının bir diğer hikmeti de anne baba hakkının/hatırının Allah hakkından/hatırından hemen sonra gelmesidir. Nitekim “Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın…” Nisâ, 4/36; “…İşte bunun için insana şöyle emrettik Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.” Lokmân, 31/14 ayetlerinde ve Hz. Peygamber’in “Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna bağlıdır. Rabbin öfkesi ise, anne babanın öfkesine bağlıdır.” Tirmizî, Birr, 3 sözünde bu hakikat açıkça görülmektedir. Buna göre, anne babaya iyi davranmak, Allah’a ortak koşmama emrinden hemen sonra gelmekte; anne babaya şükranların sunulması Allah’a şükretmekle beraber zikredilmekte ve Allah’ın rızası ve öfkesi anne babanın rızası ve öfkesine bağlanmaktadır. Dolayısıyla Yüce Allah nezdinde böyle bir ayrıcalıklı konuma sahip oldukları için anne babaların, evlatları hakkında yapacakları dualar, geri çevrilmeyen dualar kategorisinde yerini almıştır. Öyleyse, anne babalarını her daim razı edip onların hayır dualarını almak, onları üzecek ve sıkıntıya sokacak her türlü davranıştan uzak durmak ve onları, kendilerini cennete ulaştıracak bir vesile olarak kabul etmek evlatların en temel vazifesi olmalıdır. Nitekim Hz. Peygamber “Ana ve babasına veya onlardan birine yaşlılıklarında yetişip de onlara hizmet ederek cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürülsün Allah müstahakını versin” Müslim, Birr, 9 buyurarak anne babaların, çocuklarını cennete ulaştıracak bir vesile olduklarını açıkça ifade etmiştir. Yüce Allah bizleri zulmetmekten, zulme uğramaktan, mazlumun bedduasını almaktan emin kılsın. Yolculuklarımızı bereketli eylesin ve dünyadan ahirete olan yolculuğumuzu imanla tamamlamayı nasip etsin. Bizleri anne babasına iyilik ve ihsanda bulunup onların hayır dualarını alan evlatlardan ve bereketli bir ömür sürmeleri için evlatlarına dua eden anne babalardan eylesin.
babanın duası neden kabul olur