Köyleri baraj suları altında kalacak köylülerden tepki SAKARYA'nın Kaynarca ve Ferizli ilçeleri arasında kurulması planlanan Kemerdere Barajı için yapılan Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısında, toprakları baraj suları altında kalacak köylüler tepki gösterdi.
Türkiyeİşçi Partisi (1961-1988) Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar kuruluş hakkında diyor ki: “13 Şubat 1961 gününe kadar emekçi halkımızın kendi elleri ile kurdukları, kendisinin yönettiği, dertlerine kesin çözümler getiren, yurt ve dünya sorunlarına emekçi halkın çıkarları açısından bakan ve sorunları, meseleleri bu açıdan çözen bir öz partisi yoktu.
Limak'a ait baraj gölünün yapımı sırasında birçok işçi alınmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri nedeniyle hayatını kaybetmişti. Alkumru Barajı’nın yapımı sırasında 18 Eylül 2010'da barajda gece geç saatlerde yaşanan patlama sonucu 1 işçi yaşamını yitiriyor ve 1'i ağır 3 işçi yaralanıyor. Gece
Silvan Barajı ile Silvan, Kulp, Hazro ve Lice ilçelerine ait yaklaşık 50 köy ve daha da önemlisi tarihsel ve doğal bir alan olan Gelîyê Godernê ya da Goderne Vadisi'nin tamamı sular altında kalacaktır. Gêlîyê Godernê Dünya mirası olabilecek kadar zengin bir ekosisteme, kültürel bir yapıya ve tarihsel bir geçmişe sahip doğal bir alandır.
IŞİD'ın bir birkaç gündür kuşatma altında tuttuğu Tuzhurmatu'ya bağlı Emirli kasabasında yaşayan Şii Türkmenler ciddi bir katliam tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. IŞİD'in Irak'ta yaptığı katliamların hedefinde olan Türkmenlere, sadece AKP değil, uluslararası toplum da ilgisiz kalmaya devam ediyor.
Fast Money. Liceli iki kızkardeş 1500'lü yıllardan beri miri olarak, 1890'dan beri olarak da tapulu olarak kendilerine ait 17 bin 900 dönümlük arazilerinin gasp edildiğini söyleyerek hukuk savaşı başlattı. Yasal tapularına, vergi kayıtlarına, kroki-haritalarına ve devletten alınan gelir desteği belgelerine rağmen, köylerine giren kadastronun bütün topraklarına el koyarak köylülere dağıttığını söyleyen Dilaviz ve Uğur Işık kardeşler, Silvan Barajı'nın suları altında kalacak köyün arazilerinin bedelinin katrilyonu bulacağını söylüyor. Dilaviz Işık 70 ve Uğur Işık 58, Lice beylerinin iki kızı. Yavuz Sultan Selim döneminde beylik verilen ailenin yaşayan iki varisi. Dilaviz Işık emekli bir avukat, kızkardeşi Uğur Işık ise bir nükleer tıp uzmanı. Eğitim hayatları ve meslekleri nedeniyle topraktan uzak bir şekilde geçiren iki kızkardeş 1987'de babaları Sıddık Işık'ın ölümüyle onbinlerce dönüm arazinin sahibi oldu. Bu arazilerin önemli bir kısmı Lice'nin en büyük köyü olan Kutlu köyündeydi. 1994'te yakılan köy uzun süre boş kaldı. 200 yılında devletin de teşvikiyle köylüler köylerine geri döndüler. Köyün arazisinin 16 bin 900 dönümüne sahip olan Işık kardeşler de, köylülerin kendi tapulu arazilerini kullanmasına izin verdi. Ancak her yıl vergilerini ödediler, köylülerle sembolik kira sözleşmeleri yaptılar. Ne olduysa 2011 yılında köye kadastronun girmesiyle oldu. Kadastro çalışmaları sırasında, Işık kardeşlerin iddiasıyla köy muhtarı ve Diyarbakır Kadastro Müdürlüğü'nde var olduğu düşünülen bir çete aracılığıyla bütün topraklarına el kondu. Hem de ellerinde tapuları, krokileri, haritaları, dava kararları olmasına rağmen. Bu öyle bir gasptı ki; kendilerine ait topraklardan bir karış bile alamayan Işık kardeşlerin toprakları, köyün bütün hanelerine dağıtıldı. Hem de aynı haneden kocaya, karıya, oğula, kıza olmak üzere bol keseden. Hatta bir kişiye köyün değişik yerlerinden 5-6 kez toprak bile verildi. Bu olaydan sonra muhtarın Audi A-3 ile gezdiği köyde, iki kızkardeş bir yıldır topraklarını geri alma mücadelesi veriyor ve bunların başlarına kimsesiz iki kadın olduğu için geldiğini söylüyorlar. Yakında yapımına başlanacak Silvan Barajı'nın altında kalacak olan arazinin değerinin katrilyonları bulduğu belirtiliyor. 1891'DEN TAPULU ARAZİ Bir dönümünün milyarlar ettiği ve oldukça verimli topraklara sahip arazilerle ilgili bir yıldır hukuk savaşı başlatan Uğur ve Dilaviz Işık'la Diyarbakır'daki evlerinde buluştuk. Işık kardeşler, yaşadıklarına inanamıyor ve ellerindeki bütün yasal belgelere rağmen, topraklarının ellerinden alınmasının üzüntüsünü yaşıyor. Kadastro çalışmalarının 15 Ekim 2012'de sonlandırıldığını söyleyen kardeşler, babalarından 2005 yılında adlarına tescili edilen 16 bin 900 dönümlük arazinin bir karışının dahi bu kadastro çalışmalarında kendilerine yazılmadığını söyleyen kardeşler şunları anlatıyor "İlgililerden bilgi sorduğumuzda bize hiçbir bilgi verilmedi. Fakat bize ait bütün parsellerin malik hanesi açık-davalı bırakıldığını gördük. Bu konuyla ilgili verdiğimiz bütün dilekçelerde bunun haksızlık olduğunu belirttik ama haykırışlarımız hiç kaale alınmadı." Tapuca maliki ve zilyeti oldukları araziyle ilgili kimseye açtıkları ve kimsenin de kendilerine açtıkları bir davanın olmadığını, dolayısıyla bu ifadenin kanunu yanıltmak olduğunu söyleyen Uğur Işık, düzenlenen sahte belgelerle topraklarının ellerinden alındığını söylüyor. Işık ailesinin arazilerinin şöyle bir özelliği var Kardeşler eski takvime göre 1309'dan 1891 beri toprakların kendilerine ait olduğunu, 1938'den beri tahrir kayıt defterlerinden başlayarak ailenin vergileri ödediğini, 1957-1958-1962 ve 2005 yıllarına ait tedavül kayıtlarıyla topraklarla ilişkilerini kanıtlıyorlar. Ayrıca söz konusu 16 bin 900 dönüm için Tarım Bakanlığı'ndan doğrudan gelir desteği aldıklarını, çiftçi kayıt defterleri ve ilçe tahkim komisyonu kararlarıyla da belgeliyorlar. Üstelik bu belgelerde Diyarbakır Valiliği'nin de oluru var. Öte yandan 2005 yılında köyde keşif yapılarak hazırlanmış ve İl Tarım Müdürlüğü tarafından düzenlenen inceleme raporlarıyla, 2007-2008-2009-2010 yıllarına ait doğrudan gelir desteği aldıklarını ve bu arazileri kiraya verdiklerini, noter tastikli kira kontratlarıyla da ispatlamış durumdalar. Öte yandan 1958'te ve 1970'te yapılan toprak reformları döneminde kesinleşmiş mahkeme kararları da onların bu toprakların tek sahipleri olduğunu gösteriyor. Bütün bu belgelerine rağmen, hiçbir itirazları ve kanıtları dikkate alınmayan kızkardeşler, karşı karşıya oldukları uygulamanın keyfilikten öte, açık bir hak gaspı olduğunu belirtiyor."ARAZİMİZİ ULUFE GİBİ DAĞITTILAR" Bir yıldan beri arazilerini almak için savaş veren kızkardeşler; Kadastro İl Müdürü'nün kendilerine "Ben bilmiyorum, muhtar ve bilirkişiler yönlendirdi, ekibimdeki teknisyenler yaptılar, ben ne getirdilerse onayladım" dediğini aktarıyor. Sadece köy muhtarının kendi arazilerinden 5000 dönümünü kendi adına tescil ettiğini anlatan Dr. Uğur Işık; "Muhtarın ve bilirkişilerin hak gaspına kadastrocuların göz yummasının basit bir yanlışlık olmadığı ortadadır. Malımızı ulufe gibi dağıtmışlar" diyor. Arazilerinin gaspıyla ilgili Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne başvurduklarını da söyleyen Işık; 16 aydır dilekçelerine yanıt verilmediğini, bu süreden sonra Diyarbakır Bölge Müdürlüğü tarafından gönderilen bir uzmana tapu kayıtları, genel arazi tahrir ve vergi kayıtlarını, mahkeme kararlarını, parselasyona ilişkin toprak tevzi komisyonu zamanındaki bilirkişi raporlarını ve bu raporlara ilişkin çizilen harita-krokileri teslim ettiğini söylüyor. Bu belgelerin yok sayıldığını ve yıldırma politikasına tabi tutulduklarını söyleyen Işık sözlerini şöyle sürdürüyor "TC antetli en son 2005'te tarafımıza intikali yapılmış tapulara 'eski tapu', mahkeme kararlarına 'sahte karar', o dönemki mühürlere 'patates mühür', çizilen krokilere 'yanlış ve yanlı çizilen krokiler' ve bize de sahtekar deniliyor." Diyarbakır Kadastro İl Müdürü Mahmut Alyakut ile Mehmet Hamidanoğlu, Mehmet Emin Türk, Süleyman Demir ve Mehmet Doğan hakkında suç duyurusunda da IŞIK "1500'LÜ YILLARDAN BERİ AİLENİN TOPRAKLARI" "Bu topraklar babamın. Köylüler icar usulü ekip biçiyordu. Sanayinin çok etkili olmadığı dönemlerde, güç olarak toprağa yatırım yapılmış. 120 yıllık tapularımız var. Ama onun öncesinde miri olarak da bizim topraklarımızmış. Bizim ailemiz Lice Beyleri olarak bilinir. Ama halkıyla hemdert olmuş bir beylik. Son derece mütevazı yaşamışlar, hem yokluğu hem varlığı yaşamışlar. Dönem içerisinde sürgünler de yaşamışlar. 1500'lü yıllarda Yavuz Sultan Selim zamanında Lice-Atak beyliği bizim ailemize verilmiş. Abdulhamit zamanında miri topraklar, mülkiyete de alınmış satın alınarak. Ailemiz Şerefname'de de anılır; Vakıf Ahmet Bey, Mir Ahmet Bey, Mir Hüseyin bey ailemizin bilinen simaları. Babam 1986'da vefat etti; o seneye kadar bu toprakları ekip biçti. Bizim kızları olarak çiftçi kimliğimiz yok, ama hep Diyarbakır'da yaşadık, hep bir ayağımız köylerimizde oldu. Biz kendi topraklarımızı yoksullarla paylaşmaya hazırız ama maruz kaldığımız hırsızlığı içimize sindiremiyoruz. Ama bu insanlar bizim bütün varlığımızı aldılar, çünkü bizi iki sahipsiz kadın olarak görüyorlar. Defalarca Ankara'ya gittik, gelip yaptıkları incelemelerin raporlarını bile bizden gizlediler. Noterden ihtarnamelerle bilgi edinebildik sadece. Üstelik arazimizi sulu tarım arazisi göstermişler, halbuki orada sadece kuru tarım yapılıyor. Bunun nedeni köy sular altında kaldığında, sulu arazinin bedelinin çok daha yüksek olduğu."UĞUR IŞIK "İYİLİK YAPTIK, KÖTÜLÜK GÖRDÜK" Bizler eğitimli insanlarız. Ben toplum meseleleriyle ilgileniyorum, tıp doktorluğu yapıyorum, sanatla ilgileniyorum. Ben görgüsüzlük yapmadan, orası benim toprağım demeden, topraklarımı kullanmalarına yıllarca izin verdim. Bizim zulüm yapan bir geleneğimiz yok. Bizim efendiliğimize, iyiliğimize teşekkür etmeleri gerekirken; köylüler ve kadastro çetesi el birliğiyle topraklarımıza el koyacak kadar pervasızlaştılar. Bu bizim için artık bir onur meselesi haline geldi. Birkaç hafta önce suç duyurusunu da yaptık. Görevini ihmal eden herkesin görevden alınmasını ve topraklarımızın bize iadesini istiyoruz. Bizim tapu dahili sattığımız 6 bin dönüm arazi var, ama geri kalan 16 bin 900 arazi kesinlikle satılmış değil. Ama muhtar, ki dedesi bizim kahyamızdı, babamın bu arazileri 1970'lerde sözlü olarak sattığını ileri sürüyor. Yok böyle bir şey çünkü babam ömrünün sonuna kadar orada yaşadı, orada buğday, meyve, fıstık, pamuk ekip biçti. Burası muz cumhuriyeti mi? Bu yapılan bir gasptır, hırsızlıktır. Bizim arazimizin böyle dağıtılması için ölmüş olmamız, tapusuz olması lazım. Ama biz yaşıyoruz ve elimizde tapularımız, kira kontratlarımız ve birçok belgemiz var."
Diyarbakır'ın Lice, Kulp ve Silvan ilçelerindeki bazı köy ve mezralarında ilan edilen sokağa çıkma yasağı kaldırıldı. Diyarbakır Valiliğinden yapılan açıklamada, Lice, Kulp ve Silvan ilçeleri mülki sınırları içerisindeki dağlık ve ormanlık alanda faaliyet yürüten, aralarında üst düzey örgüt yöneticilerinin de bulunduğu değerlendirilen bölücü terör örgütü mensuplarını ve işbirlikçilerini etkisiz hale getirmek, bölgede bölücü terör örgütü mensupları tarafından kullanıldığı değerlendirilen sığınak, barınak, depo alanlarının, uçaksavar mevziilerinin tahrip edilmesi ve malzemeleri ele geçirmek maksadıyla operasyon düzenlendiği belirtildi. Açıklamada, "Operasyon icra edilen bölgelerde halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması ve sivil vatandaşların zarar görmemesi amacıyla, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun ilgili maddeleri gereğince, belirtilen bölgelerde Lice ilçesine bağlı olan, Budak, Dallıca, Türeli, Tepe, Kabakaya, Kutlu ve Oyuklu köyleri ile bağlı mezraları, Kulp ilçesine bağlı olan, Çukurca, Akbulak, Demirli, Bayırköy, Düzce, Temren, Taşköprü, Güleç, İnkaya, Barın, Üçkuyu ve İnan köyleri ile bağlı mezraları, Silvan ilçesine bağlı olan, Dolaplıdere ve Dağcılar köyleri ile bağlı mezralarında 13 Aralık 2018 Perşembe günü saat itibaren duyurulan yasaklama kararı 14 Aralık 2018 Cuma günü saat itibariyle kaldırılmıştır. Vatandaşlarımıza kendilerinin can ve mal güvenliğinin sağlanması için uygulanan yasağa uydukları için teşekkür ederiz" denildi. - DİYARBAKIRİhlas Haber Ajansı / Güncel Diyarbakır Silvan Kulp Lice Güncel Haberler
Silvan Barajı'nın suları altında kalacak olan Kulp ilçesine bağlı yerleşim yerleri belli oldu. Kulp'a bağlı 52 köyün 19'unun sular altında kalacağı belirtildi. Buna göre; İnkaya köyü ve mezrası tamamıyla sular altında kalarak haritada silinirken; Ünal, Üç Kuyu, Konuklu, Argunköy, Akbulak, Güleç, Barın, Taşköprü, Demirli, Karaağaç, Kurudere, Güllük, Zeyrek, Bağcılar, Kamışlı, Karabulak, Temren, Karpuzlu, Özbek köyleri ile Turgut Özal Mahallesi'nin bir kısmı da sular altında kalacak. Öte yandan, DSİ 10. Bölge Müdürlüğü tarafında bir genelge yayımlanarak sular altında kalacak yerlere herhangi bir yapı ve fidan dikilmemesi konusunda Kulp Belediyesi ve ilgili kurumlara tebligat yollandı. Facebook'tan takip etmek için tıklayınız
Kemerdere Barajı için yapılan ÇED toplantısında köyleri baraj suları altında kalacak vatandaşlar tepki gösterdi. 13 Kasım 2018 1215 / Güncel Serhat YAĞIZ / KAYNARCA Sakarya,DHA - Sakarya'nın Kaynarca ve Ferizli ilçeleri arasında kurulması planlanan Kemerdere Barajı için yapılan Çevre Etki Değerlendirmesi ÇED toplantısında, köyleri baraj suları altında kalacak vatandaşlar tepki gösterdi. Köylüler, barajı istemediklerini, imza kampanyası başlatacaklarını söyledi. İstanbul'un içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla Melen-İstanbul arasında döşenen su hattına verilmek üzere Kaynarca ile Ferizli arasında kalan bölgede kurulacak Kemerdere Barajı için yapılan ÇED halkı bilgilendirme toplantısı Kaynarca'nın Küçükkışla Köyü'ndeki kahvehanede yapıldı. Jandarmanın geniş güvenlik önlemleri aldığı, toplantıya katılanlar tutanağı imzalamadı. ÇED raporunu hazırlayan şirket yetkilileri yaptıkları sunumla proje hakkında halkı bilgilendirdi. Kaynarca'ya bağlı Kızılcaali, Hatipler, Küçükkışla, Yazlık Pınarı ve Cebek ile Ferizli'ye bağlı Sarıahmetler, Hocaoğlu Köyleri arasında su tutacak barajın gövde inşaatı ise Cebek Köyü ile Sarıahmetler Köyü arasında kalan bölgede inşa edilecek. Barajın boru hattının 14 kilometre olacağı ve 10 metre genişliğindeki alanın kamulaştırılacağı belirtildi. Küçükkışla Köyü Muhtarı Celil Karagöz, "İstanbul'un su ihtiyacı için köyümüzü sular altında bırakıyorsunuz. Bu haksızlıktır. Köylümüz mağdur olacak, bize ne olacak düşünülmüyor. Biz bu barajı istemiyoruz" diyerek baraja karşı olduklarını ifade etti. Muhtarlar barajı istemediklerini, halk oylaması yapılması gerektiğini belirtti. Kaynarca Ziraat Odası Başkanı İbrahim Çakar ise konuyla ilgili imza kampanyası yapacaklarını, hukuk mücadelesi vereceklerini söyledi.
1458 Köyleri baraj suları altında kalacak köylülerden tepkiKAYNARCASakarya,DHA - SAKARYA'nın Kaynarca ve Ferizli ilçeleri arasında kurulması planlanan Kemerdere Barajı için yapılan ÇED toplantısında, köyleri baraj suları altında kalacak vatandaşlar tepki gösterdi. Köyleri baraj suları altında kalacak köylülerden tepkiKAYNARCASakarya,DHA - SAKARYA'nın Kaynarca ve Ferizli ilçeleri arasında kurulması planlanan Kemerdere Barajı için yapılan ÇED toplantısında, köyleri baraj suları altında kalacak vatandaşlar tepki gösterdi. Köylüler, barajı istemediklerini, imza kampanyası başlatacaklarını söyledi. İstanbul'un içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla Melen-İstanbul arasında döşenen su hattına verilmek üzere Kaynarca ile Ferizli arasında kalan bölgede kurulacak Kemerdere Barajı için yapılan ÇED halkı bilgilendirme toplantısı Kaynarca'nın Küçükkışla Köyü'ndeki kahvehanede yapıldı. Jandarma geniş güvenlik önlemleri alırken, toplantıya katılanlar tutanağı imzalamadı. ÇED raporunu hazırlayan şirket yetkilileri yaptıkları sunumla proje hakkında halkı bilgilendirdi. Kaynarca'ya bağlı Kızılcaali, Hatipler, Küçükkışla, Yazlık Pınarı ve Cebek ile Ferizli'ye bağlı Sarıahmetler, Hocaoğlu Köyleri arasında su tutacak barajın gövde inşaatı ise Cebek Köyü ile Sarıahmetler Köyü arasında kalan bölgede inşa edilecek. Barajın boru hattının 14 kilometre olacağı ve 10 metre genişliğindeki alanın kamulaştırılacağı Köyü Muhtarı Celil Karagöz, İstanbul'un su ihtiyacı için köyümüzü sular altında bırakıyorsunuz. Bu haksızlıktır. Köylümüz mağdur olacak, bize ne olacak düşünülmüyor. Biz bu barajı istemiyoruz diyerek baraja karşı olduklarını ifade barajı istemediklerini, halk oylaması yapılması gerektiğini belirtti. Kaynarca Ziraat Odası Başkanı İbrahim Çakar ise konuyla ilgili imza kampanyası yapacaklarını, hukuk mücadelesi vereceklerini söyledi. Veysel Eroğlu 'Bakanlığımda 500 bin dekar araziyi sulamaya açtık' Kaynak DHA Kaynarca, Ferizli, Sakarya, Baraj, Güncel, Son Dakika Son Dakika › Güncel › Sakarya Köyleri Baraj Suları Altında Kalacak Köylülerden Tepki - Son Dakika Bu haber Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı Demirören Haber Ajansı kurumudur. Son Dakika
diyarbakır silvan barajı altında kalacak lice köyleri