Dinlediğimetin/diyalogda verilen akaid ilmi ile ilgili kavramları listeler.2. Dinlediği metin/diyalogda geçen itikadla ilgili kavramları ayırt eder.3. Dinlediği metinde/diyaloglarda geçen “aksâm-ı seb'a”yı tanır.KONUŞMA1. Dinlediği/okuduğu metin/diyalogdan
B Hadis tenkidi, uydurma hadisleri tespit etmeye imkân verir. C) Hadis tenkidi, zayıf hadislere yönelik eleştiri anlamındadır. D) Hadis tenkidi, hadisi aktaran ravilerin eleştirilmesidir. E) Hadis tenkidi, ravilerin hatalı rivayetlerini bulmamızı sağlar.
Peygamberimizin(s.a.v), insanları kötülüklerden uzak tutması (TEZKİYE) Hadis usulü alanında günümüze ulaşmış en eski eser (ER RİSALE – İmamı Şafii) Hicri 4. Asra kadar olan dönem (MUTAKADDİMUN) Raviler hakkında olumsuz kanaat belirtme (CERH) | Raviler hakkında olumlu kanaat belirtme (TA’DİL) Cerh ve Ta’dilin kurallarını ilk defa derli toplu hale getiren
HalifeHz. Ömer (ra) - Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi: Raşid Halifeler Dönemi : Muhammed Ali Sallabi: Amazon.com.tr: KitapTemel Hadis Kaynakları. Sünnet, Allah’ın kitabının Hz.Peygamber tarafından yapılmış evrensel yorumudur. Hadislerde bu yorumun yazılı belgeleridir.Bu belgeler bizlere değişik aşamalar sonucunda ulaşmıştır.
arapÇa3 eŞ anlamli ve zit anlamli kelİmelerİ (tÜm Ünİteler) Açıköğretim Fakültesi AÖF İş İmkanları Açıköğretim Fakültesinde okuyup mezun olacak öğrenciler nerede çalışacakları, nasıl iş imkanları ve olanakları olacağı hakkında adalet, işl
Fast Money. BakınızAdalet/Ayetler ve Adalet/Hadisler D. Adalet. عدالت. Kıst. قصط. Dad . داد Justice . Tadil. تعديل Adl. عدل . Adli عدلي. Kıstas . قصطاس Kısd ile Adalet arasındaki fark Dad ile adalet arasındaki fark DÂD f. Adâlet. Hak, doğruluk. * İnsaf. * Vergi, ihsan, atiyye. * Ömür. * Sızlanma. Adâletle dâd arasında fark vardır; adâlet, binefsihi adâlet edip zulmetmemektir. Dâd ise, başkasının zulmünü def ve izâle eylemektir. Sana senden gelir bir işte ancak dad başkasının zulmünü önlemek lazımsa/ Ümidin kes zaferden gayrıdan imdad lazımsa. Namık Kemal Adaleti öldürmek Kadı efendi adaletinle çok yaşa emi Karakuşi adaleti Hz Ömer'in adaleti Ömer'ül adil Nuşirevan Ben Nuşurevan'dan daha az adil değilim Adalet/VP Adalet/Vecizeler ADALET ADÂLET-İ İLÂHİYE sitesinin kurucusu Adaletle emredenleri öldürmek 3/21 Adalet mülkün temelidir . العدل اساس الملك. Al-Adl-u Esas-ul Mülk. العدل أساس الحكم وبقاء الملك . Al-Adl-u Esas-ül Hükm ve Bekau-l Mülk Adalet, Hükmün Esası ve Mülk-ün Bekasıdır Kadının adı, adaletin a'sı yok Müştakları Muadele . Adil Tadil. Tadilat. Muadil Alice Harikalar Diyarında. Alice harikalar diyarında ve yargıç eleştirisi. Kral kraliçe denen kartların alisi yargılaması ve alise hakaretlerle saldırması Kedi yargısı. Fare masalı. Jürisiz adalet olmaz, olamaz. Jürisiz mahkemede hakim despot olur Justice Potsdam'da hakimler var Sümerlerde bile jüri sistemi var Yani adalet kamu vicdanına bağlıdır Zalimlerden balıklar bile şekva eder hadis مفهوم العدل الإلهي وعقاب الظالمين في الدنيا والآخرة El adl esas ul mulk. Adalet mülkün temelidir. Hz Ömer. Al adlu esas ul hayat. Adalet hayatın esasıdır. El adl esas ul hukum . Vatan Aşkı İçin Ömer bin hattabin adalet mülkün temelidir menkibesinin arapcasi Alice'in maceraları-Mafya kitabının ilk baskısında Lewis Carroll harika bir kuyruk dizaynı ile kedi yargısını eleştirir. Ey hakim, Adaletsiz karar vereceksen, kuyruklu yalan uydurman lazım der gibidir... Alice Harikalar Diyarında Şimdi delil dedi, Kral;Hayır dedi Kraliçe; ilkönce hüküm, sonra delil, dedi. "Mantıksızlık", dedi Alice, bağırarak, herkes zıpladı, "ilk önce hüküm ideası". Kes sesini, dedi Kraliçe. Kesmeyeceğim, dedi Alice, SİZ HİÇ BİR ŞEYSİNİZ, SADECE BİR PAKET KARTSINIZ. KİM TAKAR SİZİ? Bu başkaldırıya karşı bütün kart paketi ayağa kalktı ve Alice korkudan küçük bir çığlık attı ve onları yenmeyi denedi ve kendini yerde uzanmış buldu.... Adalet öldü. Adalet ölünce papaz çanı 5 kez çalar. Adalet ölünce de imam 5 kez selâ okur. Tek Adam bütün anahtarları bir kişiye vermeyin kaybederse kapıda kalırız yasama yürütme yargı maliye güvenlik medya Hak -Hukuk- Adalet Yalakalık Bu gün Allah için ne yaptın? - Allah'ın dediği olur - Adalet mülkün temelidir - Tayyip mülkün temelidir - Tayyibin dediği olur - Bugün Tayyip için ne yaptın? Hakan Kartal Zafer Çağlayan Gülcihan Memiş Anaokulu açılışında fırça Hakan Tevehhüme itibar yoktur D. HUKUK AYETLERİ Hukuk ayetleri. Hukuk. حقوق Haklar demektir. Hak. Hâk. Hakk. Haq. حقHaqqa. El-Haqqa Adalet. Adil. Adl. El-Adl. El-adlu esas- ül-mülk. Adalet mülkün temelidir. Kıst. Kısd. Muksit. Muksid. Muktesid. Adalet ile ilgili ayetler ve hadisler Adalet ile ilgili ayetler Adalet ile ilgili hadisler Adalet ve yalancı şahitlik hakkında ayetler, hadisler varsa yazar mısınız? Adalet ve adil olmakla ilgili bazı ayet mealleri[] Şüphesiz Allah, adaleti emreder, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan fahşadan, kötülüklerden ve zorbalıklardan yasaklar. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. Nahl, 16/90 Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline sahiplerine teslim tevdi etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, görendir. Nisa, 4/58 Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O´ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O´ndan başka ilah yoktur. Al-i İmran, 3/18 Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. Onlar ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp hevanıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker sözü geveler ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. Nisa, 4/135 Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah´tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. Maide, 5/8 Rabbinin sözü, doğruluk bakımından da, Rabbinin sözü, adalet bakımından da tastamamdır. O´nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitendir, bilendir. Enam, 6/115 De ki "Rabbim adaletle davranmayı emretti. Her mescid yanında secde yerinde yüzlerinizi O´na doğrultun ve dini yanihukuku yalnız ona has kılarak O´na dua edin. "Başlangıçta sizi yarattığı" gibi döneceksiniz." A'raf, 7/29 Eğer bir kavmin ihanet edeceğinden kesin olarak korkarsan, sen de açık ve adil bir tutumla onlarla olan anlaşma metnini ve diplomatik ilişkiyi at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez. Enfal, 8/58 Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel şeklin dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah´ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye emr etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz. Enam, 6/152 Allah, sizinle din hukuk konusunda savaşmayanlar ve sizi daire ve diyarlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızdan ve onlara adaletli davranmanızdan sizi sakındırmaz. Çünkü Allah, adalet yapanları sever. Mümtahine, 60/8 Sonra üç iddet bekleme sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf bilinen güzel bir tarz üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah´a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah´tan korkup-sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir. Talak, 65/2 Allah´ın ayetlerini inkâr edenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele. Al-i İmran, 3/21 Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir. Sana gelirlerse aralarında hükmet veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirecek olursan, sana hiçbir şeyle kesin olarak zarar veremezler. Aralarında hükmedersen adaletle hükmet. Şüphesiz, Allah, adaletle hüküm yürütenleri sever. Maide, 5/42 Musa´nın kavminden hakka ileten ve onunla adalet yapan bir topluluk vardır. A'raf, 7/159 Yarattıklarımızdan, hakka yönelten-ileten ve onunla adaleti uygulayan bir ümmet vardır. A'raf, 7/181 Sizin tümünüzün dönüşü O´nadır. Allah´ın vaadi bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O´dur. İnkâr edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azab vardır. Yunus, 10/4 Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar. Yunus, 10/47 Allah şu örneği verdi İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmez ve herşeyiyle efendisinin üstünde bir yük, o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi? Nahl, 16/76 Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva istek ve tutkularına uyma. Ve de ki Allah´ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda ´deliller getirerek tartışma ya, huccete gerek´ yoktur. Allah bizi bir araya getirip-toplayacaktır. Dönüş O´nadır." Şura, 42/15 Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah´ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda Allah´ın emrini kabul edip dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve her konuda adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever. Hucurat, 49/9 Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın. Rahman, 55/9 Adalet ve adil olmakla ilgili bazı hadis mealleri “Çocuklarınız arasında adaletli davranın, çocuklarınız arasında adaletli davranın.” Ebu Davud, Buyu, 80 “Her hak sahibine hakkını ver.” Buhari, Savm, 51 “Herhangi bir konuda hakemlik yaptığınız zaman adil olun.” Taberani, el-Mu’cemu’l-evsat, IV, 40-41 “Devlet otoritesi en büyük hamidirkoruyucudur. Haksızlıklarla onun vasıtasıyla yani hukuk yoluyla mücadele edilir ve onun vasıtasıyla tehlikelerden korunulur. Şayet bu otoriteyi kullananlar, Allah’tan sakınmayı emreder ve adaletle hükmederlerse bu yaptıklarından sevap aksine davranırlarsa vebalini çekerler.” Müslim, İmare,43 “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahman’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklardır.” Nesai, Adabu'l-kudat, 1 Kureyşin önde gelen kabilelerinden birine mensup bir kadının yaptığı usulsüzlüklerin cezasını kaldırtmak-hafifletmek için elçi olarak gönderilen azatlısı Üsame’ye Allah Rasulü “Sizden önceki insanlar şu yüzden helak oldular Onların ileri gelenlerinden biri hırsızlık yaptığında onu bırakırlar, güçsüz ve zayıf biri çaldığında ise onu cezalandırırlardı. Allah’a yemin olsun ki eğer Muhammed’in kızı Fatıma hırsızlık yapsaydı onun elini keserdim.” Buhari, Enbiya, 54 “Yedi kimseyi Allah Teâlâ kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde, gölgesinde barındıracaktır. Bunlar Adaletli devlet reisi, Rabbine ibadet ederek yetişen genç, gönlü mescidlere bağlı kimse, birbirlerini Allah rızâsı için seven ve buluşmaları da ayrılmaları da bu sevgiye dayalı olan iki şahıs, itibarlı ve güzel bir kadın kendisiyle beraber olmak isteyince Ben Allah’tan korkarım’ diyerek buna yanaşmayan erkek, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren adam, tenhâda Allah’ı anıp gözleri yaşla dolan kişidir.” Buhârî, Ezân 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91 “Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar.” Müslim, İmâre 18 Devlet başkanlarınızın en hayırlısı, sizi seven ve sizin tarafınızdan sevilen, size dua eden ve sizin duanızı alan kimselerdir. Devlet başkanlarınızın en kötüsü de size buğzeden ve sizin buğzunuza hedef olan, size lânet eden ve lânetinizi alan kimselerdir.” Bunun üzerine “Ya Resûlallah! Onlara karşı tavır takınalım mı?” diye sorulunca, şu cevabı verdi “Aranızda namaz kıldıkları sürece, hayır. Aranızda namaz kıldıkları sürece, hayır.” Müslim, İmâre 65, 66 “Cennetlikler üç gruptur. Bunlar Âdil ve başarılı devlet başkanı, yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yufka yürekli olan kişi, ailesi kalabalık olduğu halde haram kazançtan sakınıp kimseden bir şey istemeyen adamdır.” Müslim, Cennet 63 Yalan şahitlik konusu için tıklayınız - Yalan söylemek, yalan yere şahitlik etmek ve cezası hakkında bilgi verir misiniz? * Not Konuyla ilgili aşağıdaki makaleyi de okumanızı tavsiye ederiz Nebevi Adalet Hz. Peygamber'in Adalet Anlayışından Örnekler Kuran-ı Kerîm'in nazil olduğu ortamda adaletli bir yapı olmadığı anlaşılıyor. Akrabalık, kavmiyetçilik, düşmanlık, zenginlik, soyluluk ve güçlülük gibi faktörler adaletsiz davranışlar sergilemelerine sebep olmaktaydı. Rivayete göre Mahzumoğullarına mensup soylu bir kadın hırsızlık yaptı. Hak ettiği cezanın uygulanmasını isteyen ailesi, Efendimiz sav'in çok sevdiği Üsame b. Zeyd ra'i aracı olarak gönderdi. Rasûlullah sav bu konuda yapılan aracılığa sinirlendi ve Müslümanlara hitap ederek "Sizden öncekilerin bazı rivayetlerde İsrailoğullarının helak olması, fakirler hırsızlık yapınca had uygulayıp nüfuzlu ve zengin olanları cezadan muaf tutmalarındandır. Vallahi Muhammed'in kızı Fatıma da hırsızlık yapsa onun elini keserdim." buyurdu.[1] Önceki milletlerin helakinin adaletsizliklere bağlanması daha sonra şu veciz ifadede tekrarlanacaktır “Adalet mülkün temelidir." Adalet istikrarın ve medeniyetin kaynağıdır. Dinin asli ilkelerinden biridir. Toplumun ve fertlerin huzur içinde hayatiyetlerini sürdürmesinin sebebidir. Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm muhtelif ayetlerinde adaletli davranmayı tekrar tekrar emretmiş[2] ve kendi aleyhlerine bile olsa adaletten şaşmamalarını Müslümanlardan isteyerek şöyle buyurmuştur "Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. Şahitlik ettikleriniz zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın çünkü Allah ikisine de daha yakındır. Onları sizden çok kayırır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer şahitlik ederken gerçeği çarptırırsanız veya şahitlikten çekinirseniz bilin ki şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”[3] Bu ilahi emirler, Efendimiz tarafından Müslümanlara duyurulduğu gibi bizzat örnekliğiyle de müşahhaslaştırılmış ve ümmetin temel değerleri arasına dahil edilmeye çalışılmıştır. Rivayetlere göre Hz. Peygamber, sahabelerine adaletli davranmalarını sık sık hatırlatmıştır. Allah Teâlâ'nın dünyada insanlara zulmedenlere ahirette azapla cevap vereceğini[4], hiçbir gölgenin olmadığı günde Allah Teala tarafından gölgelendirileceklerden birinin de "âdil yönetici" olduğunu[5], adaletle davrananların Rahman'ın yanında yüksek makamlarda bulunacaklarını[6], zalim yöneticilerin ise Allah Teala'dan en uzak kişiler olacağını[7] ve adil yöneticilerin dualarının reddolunmayacağını [8] bildirmiştir. Bu ilkeye kendisi de hayatı boyunca bağlı kalmıştır. İnsan önce kendi nefsine karşı adil davranmalıdır. Kaynaklarımızda geçen bir habere göre Hz. Peygamber, gündüzleri oruç tutup geceyi ibadetle ihyaya çalışan Abdullah b. Amr'a şöyle demiştir “Abdullah! Duyduğuma göre gündüz oruç tutup gece ibadet ediyormuşsun. Böyle yapma! Bedeninin, gözlerinin ve hanımının senin üzerinde hakları vardır. Oruç tutabilirsin, ama bazen de oruç tutma! Her aydan üç gün tutarsan hep oruç tutmuş gibi olursun.”[9] Aynı ifadeler Selman-ı Fârisî tarafından Ebu'd-Derdâ'ya söylenmiş ve Rasûlullah sav da bu sözleri onaylamıştır, zira "Her hak sahibine hakkı verilmelidir."[10] Rasûlullah sav'ın önemli uyarılarından biri de aile fertleri arasında ayrım yapmamakla ilgilidir. Sahîhayn'da ve başka bazı kaynaklarda yer alan bir habere göre babası, Numan b. Beşîr'i Hz. Peygamber'e getirip ona bir köle bağışladığını söylemiştir. Bunun üzerine Rasûlullah sav “Bütün çocuklarına bağışta bulundun mu?” diye sormuş ve “Hayır” cevabını alınca muhatabına bağıştan dönmesini tavsiye etmiştir. Bazı rivayetlerde Efendimiz’in "Allah'tan korkun ve çocuklarınıza adil davranın." ve "Beni buna şahit tutmayın! Zira ben haksızlığa şahit olmam!" buyurduğu nakledilmiştir.[11] Bazı alimler bu hadise dayanarak çocuklardan yalnızca birine bağışta bulunmayı hatta fazla öpmeyi kabul etmezken, bazı İslam fakihleri bu hadisteki emri bağlayıcı kabul etmemiş ve kişinin çocuklarından yalnızca birine bağışta bulunmasını mekruh olmakla birlikte caiz görmüşlerdir.[12] Müslüman, elinin altında bulunan yetimlere ve hizmetçilerine de adil davranmalı, ihtiyaçlarını en uygun şekilde karşılamalı ve güçlerinin yetmeyeceği sorumluluklar vermemelidir. Yetim malına el uzatmak Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle karşılık bulmuştur “Yetim malına haksızca el uzatanlar bilsinler ki ateş yiyorlar ve kesin olarak cehenneme girecekler.”13 Rivayetlere göre Efendimiz, "Elinizin altındakilerin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını karşılayınız. Onların gücünü aşan işleri vermeyiniz." buyurmuştur.[14] Hatta bazı rivayetlerde onların yiyecek ve giyecek konusunda ayrı tutulmamaları ve eğer güçleri yetmeyecek işler verilmişse onlara yardımcı olunması gerektiği ifade edilmiştir. [15] İş yaptırmak için kiralanan insanlara ücretlerinin hemen verilmesi[16] aksi takdirde ücretleri verilmezse kıyamet günü Rasûlullah sav'ın gazabına uğrayacakları kaydedilmiştir. [17] Peygamberimiz'in hayvanlar hakkında da mühim emir ve tavsiyeleri olmuştur. Aşırı zayıf düşmüş bir deveyi görünce "Bu konuşamayan hayvanlar hakkında Allah'tan korkun! Binilecek haldeyken binin, yenilecek haldeyken yiyin!" buyurmuştur.[18] Her ne kadar isnadı tenkid de edilmiş olsa Rasûlullah Efendimiz'den şöyle bir söz de nakledilmiştir “Hayvanlarınızı yollarda ve çarşılarda sandalye gibi kullanmayın.”[19] Yani hayvan üzerinde otururken birbirinizle sohbete dalmayın! Bir başka husus da hayvanların gereksiz yere öldürülmeleridir. Bu noktada da şöyle bir nebevi uyarı nakledilmiştir “Serçe ve daha küçük şeyleri boş yere öldürenler mutlaka bunun hesabını Allah’a verecekler.”[20] Komşuya haksızlık da Rasûlullah sav’ın üzerinde önemle durduğu konular arasındadır. Komşu hakkı Cebrail as tarafından o kadar vurgulanmıştır ki, Resul-i Ekrem Efendimiz komşu da mirasçı sayılacak diye düşünmüştür.[21] Komşusuna haksızlık etmeyeceğinden emin olunmayan kişinin imanı sorgulanmış ve Allah'a üç kez kasem edilerek böyle bir kişinin mümin olamayacağı [22] ve cennete giremeyeceği[23] ifade edilmiştir. Namazı, orucu ve verdiği sadakaları dillere destan olmuş bir kadının komşusuna eziyeti sebebiyle cehennemlik olduğu söylenmiştir.[24] “Kimin bende alacağı varsa alsın ya da helal etsin. Rabbime tertemiz varmak isterim.” Hz. Peygamber'in adaletini gösteren rivayetlerden biri de hayatının son dönemlerinde sahabelerine yaptığı konuşmayla ilgilidir. Nakledildiğine göre Rasûlullah sav Efendimiz sahabeye etkili bir konuşma yapmış ve şöyle demiştir “Müslümanlar! Allah adına ve üzerinizdeki hakkım için söyleyin. Kime bir haksızlık etmişsem kıyamet günü hesaplaşmadan evvel gelsin hakkını alsın!” Bir sahabi, bir savaştan dönerken Rasûlullah sav'ın elindeki değneğin bilerek ya da bilmeyerek kendisine vurduğunu söylemiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber kısas uygulayabileceğine hükmetmiş ve evden değneğin getirilmesini istemiştir. Başka sahabelerin araya girip kısası kendilerinde uygulamasını istemelerine rağmen bu uygun görülmemiş ve sonunda Rasûlullah sav karın kısmını açarak vurmasına izin vermiştir. Ukkaşe de bunu fırsat bilip Efendimiz'in karnını öpmüştür. [25] Yine rivayete göre Rasûlullah sav 'ın bir şeyler dağıttığı bir anda birisi gelip dağıtılan eşyalara yönelince Hz. Peygamber elindeki dalla ona vurmuş; fakat hemen ardından onun da kendisine vurmasını istemiştir[26] Yine kendisinden alacağını isteyen sahabeye diğer ashab-ı kiram kızınca "Hak sahibinin söz hakkı vardır." karşılığını vermiştir.[27] “Kimin bende alacağı varsa alsın ya da helal etsin. Rabbime tertemiz varmak isterim.” buyurmuştur.[28] Hz. Peygamber'in sadeliğine, kibirli olmayışına ve adaletine en güzel örneklerdir. Hz. Peygamber'in İslam toplumunda anlaşmazlık yaşanmaması için koyduğu kurallarda adalet ilkesini esas aldığını söyleyebiliriz. Örneğin ödeme vadesi belirsiz bırakılan satışları habelü'l-habele, garar/bilinmezlik içeren alım satımları, alınacak malı inceleme fırsatı vermeyen sözleşmeleri mülâmese, münâbeze, satılacak malı olduğundan daha iyi gösterme çabalarını musarrat gibi, üreticilerin pazar fiyatını öğrenmesine mani olma uğraşlarını telakki’r-rukbân, malın fiyatını yükseltmek için kurgu yapmayı neceş, karşılıklı bedellerin eşit olup olmayacağı tam kestirilemeyen satışları müzâbene, muhâkale ve olgunlaşıp olgunlaşmayacağı belli olmayan malların satımını muhâdara yasaklaması, tamamen tarafların adaletle alışveriş yapmalarını temin etmeye yönelik kurallardır.[29] Hz. Peygamber'in muamelede bulunduğu insanlara karşı da adaletli ve merhametli olduğu görülmektedir. Rivayete göre yaptığı bir alışveriş için ödeyeceği bedeli tartıya koyan sahabeye “İyi tart hatta biraz da fazla tart.” buyurmuştur.[30] Yine borcunu öderken aldığından daha güzeliyle ödemiş, "En hayırlınız borcunu en iyi şekilde ödeyeninizdir." demiştir.[31] Hâsılı, Efendimiz haksızlık ve adaletsizlikten uzak bir hayat yaşamıştır. Sonuç Adalet mülkün ve medeniyetin temeli, zulüm ise yıkım ve anarşinin sebebidir. Adalet İslam'ın en önemli esaslarından biridir. Müslüman Rabbine, kendisine, elinin altındakilere ve çevresindekilere zulmetmeyen, herkesin kendisinden emin olduğu kimsedir. Hz. Peygamber hayatı boyunca adalet ilkesinden ayrılmamış ve bunu ümmetine talim etmiştir. Kimseye haksızlık etmemiş, merhametli davranmış ve adaletle yönetilen bir toplum inşa etmeye çalışmıştır. Fakat tarih boyunca İslam ümmeti ne yazık ki iç karışıklıklardan çoğunlukla kurtulamamıştır. Ümmetin günümüzde ve geçmişte girdiği krizlerin ve iç çalkantıların temelinde adaletsiz yönetimlerin olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Kurtuluş adil, çalışkan, güçlü, şuurlu ve üretken bir toplumun inşasından geçmektedir. Dipnotlar [1] Buhari, Sahih, V, 23; Müslim, Sahih, III, 1315-1316. [2] Örneğin bk. Nisa, 4/58; Maide, 5/8; En’am, 6/152; Hûd, 11/85 [3] Nisa, 4/135 [4] Müslim, Sahîh, LV, 2017. [5] Buhari, Sahîh, I, 133; II, 111; VIII, 163; Müslim, Sahih, II, 715; Tirmizi, Sünen, IV, 598. [6] Humeydi, Müsned, I, 501; İbn Ebi Şeybe, Musannef, VII, 39; Müslim, Sahih, III, 1458. [7] Tirmizi, Sünen, 111,609. Bu hadis Tirmizi tarafından "hasen garip" diye nitelenmekle birlikte Elbani tarafından "zayıf" sayılmıştır. [8] Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned, IV, 310; İbn Mâce, Sünen, I, 557; Tirmizi, Sünen, IV, 672; V, 578. [9] Ahmed b. Hanbel, Müıned, XI, 448; Müslim, Sahih, II, 817. [10] Buhari, Sahih, III, 38; VIII, 32; Tirmizi, Sünen, IV, 608. [11] Malik, Muvatta, II,751; Buhari, Sahih, III, 157; Müslim, Sahih, III, 1241-1244. [12] Tirmizi, Sünen, III, 641; İbn Battal, Şerhu Sahihi'I-Buhari, VII, 98. [13] Nisa, 4/10. [14] Humeydi, Müsned, II, 289; Ahmed b. Hanbel, Müsned, XII, 324; Müılim, Sahih, III,1284. [15] Buhari, Sahih, III, 149. [16] İbn Mace, Sünen, II, 817. [17] Ahmed b. Hanbel, Müsned, XIV, 318; Buhari, Sahih, III, 90. [18] Ebu Davud, Sünen, III, 23; İbn Huzeyme, Sahih, LV, 143. [19] Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXIV, 392. [20] Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned, IV, 37; Abdurrezzak, Musannef, IV, 450; Nesai, Sünen, VII, 206. [21] Buhari, Sahih, VIII, 10; Müslim, Sahih, IV, 2025; Ebu Davud, Sünen, IV, 338. [22] Ebu Davud et-Tayalisi, Müsned, II, 676; Buhari, Sahih, VIII, 10. [23] Ahmed b. Hanbel, Müsned, XIV, 444; Müslim, Sahih, I, 68. [24] Ahmed b. Hanbel, Müsned, XV, 421; Heysemi, Mevaridu'z-zam'an, s. 503 [25] Taberani, el-Mu'cemü'l-kebir, III, 58; Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliya, IV, 73. [26] Ahmed b. Hanbel, Müsned, XVII, 328; Ebu Davud, Sünen, IV, 182; Nesai, Sünen, VIII, 32. [27] Buhari, Sahih, III, 116; Müslim, Sahih, III, 1225; Tirmizi, Sünen, III, 600. [28] Abdurrezzak b. Hemmam, Musannef, IX, 469. [29] İlgili hadisler için bk. Buhari, Sahih, Kitabü'l-büyû'. [30] İbn Ebi Şeybe, Musannef,IV, 456; Ebu Davud, Sünen, III, 245; Nesai, Sünen, VII, 284. [31] Buhari, Sahih, III, 99; Müslim, Sahih, III, 1224; Tirmizi, Sünen, III,600. [32] Tirmizi, Sünen, 111,609. Bu hadis Tirmizi tarafından "hasen garip" diye nitelenmekle birlikte Elbani tarafından "zayıf" sayılmıştır. Din ve Hayat Dergisi 2013. ? ►
adalet ile ilgili hadisler arapça